Ülkemiz, birçok deprem riski taşıyan diri fay hattıyla dolu bir coğrafyaya sahiptir. Bilim insanları, Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yer alan 132 diri fay üzerinde kapsamlı araştırmalar gerçekleştirerek fayların deprem tarihçelerini, son depremin tarihlerini ve bu faylar üzerinde meydana gelebilecek depremlerin tekrarlanma olasılıklarını incelemektedirler. Araştırmalar, Türkiye’nin yer bilimleri açısından önemi ve olası afetlerin önlenmesi açısından kritik kabul edilmektedir.
Proje kapsamında elde edilen bulgular, kamu kurumları, belediyeler ve diğer ilgili birimlerle paylaşılması amaçlanmaktadır. Bu sayede elde edilen verilerin şehirlerdeki imar planlarını bilgilendirmesi ve şekillendirmesi beklenmektedir. Ayrıca, bu veri setinin Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından yönetilen Afet Risk Azaltma Sistemi’ne (ARAS) entegre edilerek, doğal afetlerin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi hedeflenmektedir.
AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremler sonrasında böyle bir ihtiyaç doğduğunu belirterek, çalışmanın hayata geçirilme amacını vurgulamıştır. Tatar ayrıca, projenin birçok paydaşı olduğunu ve bu ölçekli bir çalışmanın Türkiye için önemli sonuçlar doğuracağını ifade etmiştir.
“TÜBİTAK’ın liderliğini yaptığı bu projede, 24 üniversiteden 100’den fazla araştırmacının yanı sıra, 300’ün üzerinde bursiyer de görev almakta,” diyen Prof. Dr. Tatar, ülkede yaklaşık 500 civarında deprem üretebilecek diri fay bulunduğuna dikkat çekmektedir. Bu fayların geçmişte meydana gelen depremleri, son depremlerin tarihleri ve yer değiştirme potansiyeli gibi bilgilerin bilinmesinin oldukça önemli olduğunu vurgulayan Tatar, bu bilgilerin imar planlamasına da entegre edileceğini belirtmiştir.
Sonuçlar ARAS’a entegre edilecek
Prof. Dr. Tatar, Türkiye’de öncelikli olarak belirlenmiş faylar üzerinde çalışmaların yürütüldüğünü belirtmiş ve bu çalışmaların önemine dikkat çekmiştir. “Bu proje, 132 diri fay üzerinde aynı anda yürütülen dünyanın en büyük paleosismolojik çalışmasıdır. Böyle bir ölçek ve büyüklükte başka herhangi bir proje yok,” demiştir. Proje kapsamında elde edilen sonuçların, özellikle entegre ve risk haritalarının oluşturulmasında büyük bir önem arz edeceğini ifade etmiştir. Projenin sonunda Türkiye Diri Fay Veri Tabanının oluşturulacağı ve bunun ARAS’a entegre edileceği de belirtilmiştir.
Türkiye’deki fay hatlarının uzunluğu 14 bin 500 kilometre civarında
Ayrıca, Türkiye’nin dünya genelinde en fazla diri fay hattına sahip ülkelerden biri olduğunu dile getiren Tatar, toplamda 485 tanımlanmış diri fay bulunduğunu ve bu sayının ilerleyen dönemde 500’ün üzerine çıkabileceğini ifade etmiştir. Türkiye’deki diri fayların toplam uzunluğunun 14 bin 500 kilometreyi bulduğunu ve bu durumun ülkedeki sürekli yürütülen çalışmaları artırma gerekliliği doğurduğunu belirtmiştir. Bilim insanlarının ve ilgili kurumların bu dinamik süreçteki katkılarının büyük önem taşıdığı vurgulanmıştır.
Sonuç olarak, Türkiye’deki fay hatlarıyla ilgili bu çalışmalar, doğal afetlerin etkilerini azaltmak ve halkı daha iyi bilgilendirmek amacıyla hayati bir rol oynamaktadır. Elde edilen verilerin kamuoyuna duyurulması, toplumun bilinçlenmesi açısından büyük bir önem taşımaktadır.