Bolu’nun Kartalkaya bölgesinde 36’sı çocuk 78 kişinin yanarak hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel’deki trajik yangın olayı, çeşitli kurumlar arasında ihtilafı beraberinde getirmiştir. Yangınla ilgili olarak yeterlilik belgesi veren Bolu Belediyesi, bu konuda sorumluluğun kendilerine ait olmadığını bildirmiştir. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, yangın denetleme yetkisinin belediyeye ait olduğunu belirtirken, yeterlilik belgesi verildikten sonra denetim yetkilerinin bulunmasının önemli olduğunu vurgulamıştır. “Zorunluluk kısmı ise ister ayda bir gider, ister yılda bir gider” ifadesinde bulunan Ersoy, çıkacak sonuçlara göre mevzuatta değişiklik yapılabileceği konusunda da açıklamalarda bulunmuştur.
Otelin tutuklu sahibi Halit Ergül, savcılık ifadesinde, denetimlerin Bakanlığın yetki verdiği FQC Global Danışmanlık AŞ tarafından gerçekleştirildiğini belirtmiştir. Ergül, otelin en son denetiminin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 15 Aralık tarihinde yapıldığını ve yangınla ilgili herhangi bir eksikliğin tespit edilmediğini ifade etmiştir. Denetimi gerçekleştiren şirket de yangın güvenliğiyle ilgili bir yetkilerinin olmadığını, sadece sürdürülebilirlik belgesi verdiklerini söylemiştir.
Bu durumun yarattığı kargaşada sorumluların alabileceği muhtemel cezalar ve cezaevinde kalma süreleri, kamuoyunu derinden etkilemektedir. Avukat Rezan Epözdemir, bu olayda, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 85. maddesine göre ‘birden fazla kişinin ölümü ve yaralanması’ söz konusu olduğu için tedbirsizlikle ve ölüme sebebiyet vermekten bir soruşturma başlatılacağını belirtmiştir. Epözdemir, otelin sahibi, sorumlu müdürü ve işletmecisinin hukuken sorumlu olduğunun aşikâr olduğunu ifade etmiştir. Yangının kafede çıkmış olması durumunda, Belediye Başkan Yardımcısı ve denetimi gerçekleştiren kişilerin de sorumluluğunun olabileceğini vurgulamıştır.
Bir diğer avukat Hadi Dündar ise, 78 kişinin ölümüne neden olma suçundan ayrı ayrı cezaların verilemeyeceğini belirtmiştir. Dündar, TCK’nın 85. maddesinin birden fazla insanın ölümüne sebep olan fiillerde cezanın ayrı ayrı değerlendirilmediğini vurgulamıştır. Yasanın, bir kişinin ölümüne sebebiyet verilmesi durumunda taksirle 2 ile 6 yıl arasında bir ceza öngörmesine karşın, birden fazla kişinin ölümü halinde 2 ile 15 yıl arasında ceza öngördüğünü ifade etmiştir. Dündar, burada 78 kişinin ölümüne sebep olan kişi ya da kişilerin, kusurlarının ağırlığına göre ceza alacaklarını belirtmiştir. Hâkimin, en üst sınırdan yani 15 yıl ceza verdiğini varsayarsak, infaz yasasına göre bu cezanın yarı oranında infaz edileceğini, yani 7,5 yıl cezaevinde kalacaklarını, bu sürenin de son 3 yılının denetimli serbestlik kapsamında geçeceğini bildirmiştir. Yani 78 kişinin canına mal olan sanıkların, toplamda 3,5 yıl veya 4 yıl cezaevinde yatıp serbest kalabileceğini ifade etmiştir.
Son olarak, Dündar, davaya bakacak hâkimin, olayın ‘olası kast’ kapsamında değerlendirilmesi durumunda sanıklara daha ağır cezalar verebileceğini, bu durumda her bir ölüm için ayrı ayrı ceza verilmesinin söz konusu olabileceğini belirtmiştir. Böyle bir durumda maksimum cezanın infazı 30 yıla kadar çıkabilecektir.
YEŞİM ERASLAN
