Muhalif medya çevrelerinde kendisine yöneltilen eleştirilerle gündeme gelen Fatih Portakal’ın, “doğruların yanındayım” şeklindeki ifadesine tepkiler devam etmekte. Özellikle bir televizyon programında yaptığı açıklamalar büyük yankı uyandırdı.
PLATON’DAN YAPILAN ALINTI VE HATALI TANIM
Portakal, dün akşamki yayınında, ünlü filozof Platon’dan alıntı yaparak kendi görüşlerini desteklemeye çalıştı. Ancak alıntısı sırasında, Sokrates’i tanımlarken yanlışlıkla onu Rus filozof olarak adlandırması, sosyal medya kullanıcıları ve muhalefet temsilcileri arasında alay konusu oldu.
Programda Portakal, Platon’un şu sözlerini yüksek sesle okudu:
“En iyi dostum doğruluk ve Socrates’tir. İkisi arasında bir tercih yapmam gerekirse seçimim doğruluğun lehine olur.”
GÖZDE ŞEKER’DEN ALAYCI TEPKİ
Bu olayın ardından Halk TV spikeri Gözde Şeker, Portakal’a yönelik bir gönderme yaparak, “Antik Rus filozofunun bir sözü vardır ama onu daha iyi bilenler olur” şeklinde bir tweet paylaştı. Şeker’in bu alaycı ifadeleri, Fatih Portakal’ın yanlışına dikkat çekerken aynı zamanda eleştirinin dozunu artırdı.
Cehalet pek zordur; cahilin dilinde doğru söz bile heder olur gider… pic.twitter.com/4NiZRfDDiX
— erolgoka (@erolgoka) January 30, 2025
Kısa süre içerisinde bu olay, sosyal medyada geniş yankı buldu. Sosyal medya kullanıcıları, Portakal’ın bu hatasını eleştirirken, benzer alıntılarla da göndermelerde bulunmayı ihmal etmedi. Hatta bir kullanıcı, “Cehalet pek zordur; cahilin dilinde doğru söz bile heder olur gider…” şeklinde bir alıntı yaparak, durumu daha da ironik bir hale getirerek eleştirdi.
Fatih Portakal, bu açıklamaları sonrası, eleştirilerin hedefi olmayı sürdürürken, Platon ve Sokrates gibi büyük filozofların adları, yanlış bir tanımlama ile gündeme gelmiş oldu. Medya organları ve sosyal medya kanalları, bu durumu fırsat bilerek Portakal’a yönelik eleştirilerini artırmış durumda. Bunun yanı sıra, gazetecilik ve medya etiği üzerinde de tartışmalar başladı.
Eleştirmenler, Portakal’ın yaptığını düşünerek, kendisine karşı duyulan güvenin sarsıldığını vurguluyor. Böylece, medyanın eleştirel ve bağımsız duruşu sorgulanmaya başlanırken, bu olayın temelinde yatan yanlış anlamaların ve bilgi eksikliklerinin daha ciddi bir mesele haline gelebileceğinden endişe ediliyor.