Eski Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 4-5 Kasım 2023 tarihleri arasında gerçekleştirilen 38. Olağan Kurultayı’nda “para karşılığı oy kullandırıldığı” iddiaları üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na “tanık” sıfatıyla ifade vermek üzere gitti. Savaş, ifadesinin ardından adliyeden ayrılırken, avukatı Onur Yusuf Üregen, müvekkilinin hukuka ve yasal sürece saygı çerçevesinde sürece katıldığını duyurdu.
Lütfü Savaş’tan Savcılığa İfade
Savaş, ifadesini vermesinin ardından Ankara Adliyesi’nden ayrıldı. Avukatı Üregen, Savaş’ın tanık olarak ifade verme sürecinin oldukça önemli olduğunu belirtirken, müvekkilinin kurultayda yaşananlarla ilgili adli süreci desteklemek için gerekli adımları attığını ifade etti. Üregen ayrıca, müvekkilinin olayların aydınlatılması için elinden geleni yapacağını dile getirdi.
CHP Kurultayı’nda Usulsüzlük İddiaları
Avukat Üregen, Lütfü Savaş’ın CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda hatalı ve usulsüz uygulamaların yapıldığına dair yeni bir suç duyurusunda bulunduğunu aktardı. Üregen, kurultay sürecinde bazı basın mensuplarının Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylıktan çekildiğine yönelik yanlış bilgiler vermesi ve bu durumun delegeler üzerinde baskı oluşturarak seçim sürecinin manipüle edilmesine sebep olduğuna dair iddialarda bulundu. Bu tür davranışların partinin iç dinamiklerine zarar verdiğini savundu.
Tüzüğe Aykırı Süreç İddiası
Üregen, CHP tüzüğüne dayanarak kurultayda birinci toplantıda çoğunluk sağlanamaması halinde, ikinci toplantı için en az üç saat ara verilmesi gerektiğini, fakat bu kuralın ihlal edildiğini vurguladı. Delegeler üzerinde baskı oluşturarak, yalnızca bir saat içinde ikinci toplantıya geçildiğini ifade eden Üregen, alınan kararların geçerliliğini sorguladı. Bu tip uygulamaların parti tüzüğüne aykırı olduğunu belirtmesi dikkat çekti.
Oylamada Müdahale İddiası
Avukat Üregen, kurultay divan başkanının seçim öncesi oy pusulalarına yönelik “geçersiz sayarım” tehditleriyle baskı yarattığını, bunun sonucunda Kemal Kılıçdaroğlu’na verilen oyların geçersiz sayılması için pusulaların üzerine işaret konulduğunu ve oylama sürecinde hukuksuz müdahaleler yapıldığını savundu. Bu tür müdahalelerin sadece dönemin değil, demokratik süreçlerin geleceği açısından da son derece tehlikeli olduğunu ifade etti.
Üregen, demokratik süreçlerin korunması adına hukuki sürecin takipçisi olacaklarını vurgularken, bağımsız yargının süreci adil ve şeffaf bir şekilde işlemesini temin etmesi gerektiğinin altını çizdi. Bu tür olayların önüne geçilmesi, demokratik hukukun üstünlüğü için elzemdir. İddiaların gerçek olup olmadığının ortaya çıkması için yürütülen hukuki süreç büyük bir önem taşıyor.