Türkiye’de demokrasinin kötüye kullanımı ve ideolojik körlük, milletimizin zihninde derin yaralar açmaktadır. Gece gündüz çalışan ve milletimizin moralini bozmaya çalışan terör unsurları, medya ve siyasi gruplar, eninde sonunda bu kirli fitne çukurlarında kaybolacaklardır.
Bir dönem kendilerini ülkenin tek hâkimi sanan ve hâlâ kibirli bir tutum sergileyen bu sorunlu zihniyete bir çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Düşün artık milletin yakasından” ifadelerini kullanmıştır.
Her gün yayımladıkları karanlık ve kirli içeriklerle halkımızın zihnini bulandırmaya çalışan bu zihniyet, milletimizin iradesini hiçe saymakta ve her türlü musibetle karşılaştığımızda direncimizi kırmaya çalışmaktadır.
Bunlar kimlerdir? Millet olarak sıkıntıya düştüğümüzde karşımıza geçen ve hayati tehditlerle canlarımızı tehlikeye atan, bize yabancı bir zihniyetin temsilcileridir.
Bu insanlar, salgının vaktinde Türkiye’ye ulaşmadığı için aşırı bir öfkeyle çılgına dönen bir grup psikopattır.
Depremler sırasında ceset sayan, terör olaylarında “Katil Erdoğan” diye bağıran, ülkesini savunan insanlara “saray beslemesi” veya “soytarı” diyen ahlaktan yoksun bir kitleyiz.
Türkiye’nin direncini kırma çabası içerisinde, Erdoğan’ı her türlü entrikayla hedef alanlar, onun kararlılığından nefret etmektedirler. Erdoğan, bu kirli planları bozan adımlar attıkça, rakipleri farklı yollar denemekte, ancak her seferinde Türk milletinin kararlılığı ve cesur insanlarının duruşuyla hevesleri suya düşmektedir.
2018 Haziran’ında bir yazımda şöyle demiştim:
“Biz kaldırdık, onlar bıraktı. Biz sarıldık, onlar itti. Biz çalıştık, onlar yedi. Biz yaptık, onlar yıktı. Biz kazandık, onlar harcadı. Biz ‘istiklal’ dedik, onlar ‘istikbal’ dedi. Biz ‘millet’ dedik, onlar ‘ABD’ dedi. Biz öldük, onlar yaşadı.”
Son elli yıldır bu tablo değişmedi. Bugün dünya genelinde virüsle mücadelede örnek gösterilen Türkiye’nin yönetimini hiçe sayarak Uganda ve Küba’yı yüceltmeye çalışan bir anlayışın neye hizmet ettiğini sorgulamak gerek.
CHP Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir videoda saray beslemeleri olarak bilinen kalıplaşmış hakaretlerini gündeme getirirken, sokağa çıkma yasağının gece alındığı dönemde dışarı çıkan vatandaşlara yönelik hakaretlere karşı çıkıyordu. O gece yaşananların karşısında sert bir tutum sergileyen biri olarak, Kılıçdaroğlu’na hatırlatırım; bu hakaretleri eleştirecek en son kişi siz olmalısınız.
Siz değil misiniz, Bakan Sema Ramazanoğlu’na “Aileden sorumlu bakan birilerinin önüne yatmış” diyen? Erdoğan’a “ananın…” diyen, kendi seçmenine “tıpış tıpış sandığa gideceksiniz” diyen? “Referandumda evet çıkarsa hepinizi denize dökeriz” diyebilecek kadar cesur vekilleriniz yok muydu?
Ayrıca, toplumsal huzuru bozan ve vatandaşlara “Çekil oradan be, terbiyesiz, edepsiz” diyerek hakaret edenler sizin partinizin temsilcileri değil mi?
Peki, seçimle iş başına gelmiş bir Cumhurbaşkanına “haysiyetsizdir, onursuzdur, alçaktır” diyenler kimler? Bu ülkenin yıllardır, “akılsız, şerefsiz, beyinsiz” gibi hakaretlerle nitelendirilen vatandaşları kimler tarafından hedef alındı?
Bu ülkenin inançlı insanlarına kan kusturan, Alevileri ve Kürtleri ikinci sınıf muamelesi yapan zihniyet kimdir? Bu zihniyet yıllardır darbeleri alkışlayarak ve geçmişteki kirli günleri bayram ilan ederek hangi toplumsal düşmanlığa yol açtı?
Eğer milletimizi düşünüyorsanız, önce bu geçmişten özür dilemelisiniz. Yalan ve yanlış bilgiyle hükümetin aldığı önlemleri manipüle etmek yerine, Erdoğan’a teşekkür etmelisiniz.
