2012 yılında çıkarılan bir kanun, belirli iş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği (İSG) uzmanı ile iş yeri hekimi bulundurma zorunluluğu getirmiştir. Bu düzenleme, iş yerlerinde güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı sağlamak amacıyla önemli bir adım teşkil etmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yürütülen çalışmalar sonucunda, 50’den az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta yer alan iş yerlerinin işverenleri veya işveren vekilleri, Anadolu Üniversitesi’nden alacakları eğitim ile kendi iş yerlerinde İSG hizmetlerini yürütebilme yetkisine sahip olmuştur.
Ayrıca, elde edilen bilgilere göre yeni bir düzenleme ile 10’dan az çalışanı bulunan ve az tehlikeli sınıfta sayılan iş yerlerinin işverenleri veya işveren vekilleri için de aynı uygulama geçerli olacak. Bu durum, iş yeri sahiplerinin alacakları eğitimlerle iş yerlerinde kendi İSG uzmanlarını bulundurma koşulunu sağlamalarına olanak tanıyacaktır. Böylelikle, daha fazla iş yeri, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarını kendi bünyelerinde gerçekleştirebilecektir.
Yıl sonunda yürürlüğe girmesi planlanan bu düzenleme, özellikle esnaflar ve küçük ölçekli işletmeler için büyük bir kolaylık sağlayacaktır. İş yerlerinin İSG hizmetlerini kendileri üstlenebilmeleri için gereken eğitimlerin daha erişilebilir ve kolay hale getirilmesine yönelik çalışmalar da devam etmektedir. Bu sayede, iş sağlığı ve güvenliği konusunda bilgi sahibi olmayan yöneticilerin de bu konuda kendilerini geliştirmeleri amaçlanmaktadır.
10’dan az çalışanı olan ve az tehlikeli gruba dahil iş yerleri için sağlanan bu kolaylığa ek olarak, daha toplu bir çözüm yolu üzerinde de çalışmalar yürütülmektedir. Çalışan eğitimleri, sağlık gözetimleri ve işveren vekilliği gibi kritik konularda hem dijitalleşme hem de standartlaşma sağlanması hedeflenmektedir. Bu adımlar, iş yerlerinin İSG süreçlerinin daha sistematik bir şekilde ilerlemesine yardımcı olacaktır.
X iş yerleri, bu yeni düzenlemelere ve eğitim olanaklarına cevap vererek, çalışma güvenliğini artırmayı ve çalışan sağlığını korumayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’de iş sağlığı ve güvenliği bilincinin yaygınlaşması için bu tür yasal düzenlemeler ve eğitim programlarının büyük bir öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. İşverenlerin bu yeni uygulamalara adapte olmaları, hem çalışanların sağlık ve güvenliği açısından hem de iş yerinin verimliliği açısından büyük fayda sağlayacaktır.
