Bakırköy Adliyesi’nde gerçekleştirilen duruşmada, 22. Ağır Ceza Mahkemesi Salonu’nun kapasitesinin yetersiz olması nedeniyle süreç konferans salonunda devam etmektedir. Davadaki sanıklar arasında Fırat Sarı ve İlker Gönen’in de bulunduğu, 22’si tutuklu 47 sanıklı bir dava sürmektedir. Duruşmada tutuksuz sanıkların savunmaları alınmaya başlanmıştır. Bazı tutuksuz sanıklar duruşma salonunda hazır bulunurken, diğerleri bulundukları şehirlerdeki adliyelerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılmaktadır. Duruşma saat 10.20’de kimlik tespitinin ardından tutuksuz sanık Renginar Mola’nın savunmasıyla başlamış, aranın ardından saat 15.30’da tekrar devam etmiştir.
‘TAKİP ETTİĞİM HASTALARIN EPİKRİZLERİ YAZILMAMIŞTI’
Tutuksuz sanık Renginar Molla, duruşmadaki savunmasında, yurtdışında eğitimini tamamladığını ve önlisans diplomasına sahip olduğunu belirtti. Görevini yerine getirdiğini, birçok hastanede çalıştığını, en son Silivri Kolan Hastanesi’nde görevde bulunduğunu ifade etti. Fırat Sarı’nın yoğun bakım sorumlusuyla Hasan Basri Gök’ün asistan olduğunu söyleyerek üzerine atılı suçları kabul etmediğini vurguladı. Molla, epikriz yazımının kendisine verilmediğini, hasta iletişimini genelde Fırat Sarı ile Hasan Basri Gök üzerinden sağladığını söyledi. Sanık, denetim sırasında epikrizlerin eksik olduğunu ve bunların Hasan Basri Gök tarafından yazılması gerektiğini öne sürdü.
‘NEDEN YOĞUNBAKIMI DOLDURMA PEŞİNDESİN’
Mahkeme başkanının tape kayıtlarında geçen ifadeleri sorarak, Molla’ya ‘basamakların değiştirilmesiyle ilgili neden sorgulamadığını’ sordu. Molla, kendisinin bu konuda sorumluluğu olmadığını ifade ederek yoğun bakımda hasta sayısının artışına dair bir çıkarımda bulunmadığını belirtti. Mahkeme başkanının ‘Neden yenidoğan yoğunbakımını doldurma peşindesiniz?’ gibi sorularına Molla, yaşadığı dil zorluğunun bazı ifadelerin yanlış anlaşılmasına neden olabileceğini söyledi. Molla, hasta sayısını artırmak gibi bir amacı olmadığını savunarak, yalnızca özgün bir sağlık gerekliliği için iletişimde bulunduğunu ifade etti.
‘ÜCRETLER BEBEK BAŞI BİN LİRA DİYORSUN’
Tutuksuz sanık Mustafa Kazan, Bağcılar Şafak Hastanesi’nde çalışmaya başladığını, sonra kendi isteğiyle Kızılay Hastanesi’ne geçtiğini ve gözaltına alındığı zaman Kızılay’da çalıştığını belirtti. Kazan, gözaltına alındığında yaptığı işlerin sadece idari olduğunu, hastanede herhangi bir örgüte yardım etmediğini, bahsedilen kişilere para veya malzeme vermediğini ifade etti. Çapraz sorguda, hastane yönetiminin bebek sevki için kendisinden para talep ettiğini yalnızca bunun bir talep olduğunu öne sürdü.
‘SAHA İÇİNDE AKTİF BAŞHEKİMİM’
Tutuksuz sanık Semiha Yavuz, kendisinin üzerine atılı olan suçlamaları kabul etmediğini dile getirdi. Bağcılar’da başhekimlik görevini yürüttüğünü, bu süreçte birçok doğumun gerçekleştiğini belirtti. Hastanede yapılan denetimlerde istenilen belgeleri sunduğunu ve gerektiğinde sorunları çözmek için ekibiyle iletişimde bulunduğunu aktardı. Yavuz, denetim sırasında olumlu geri dönüşler aldığını, hastaların tedavi süreçlerine bizzat katıldığını ifade etti.
‘SANA VE EKİBİNE TEŞEKKÜRLER DEDİ’
Yavuz, özellikle yenidoğan yoğun bakımındaki denet