22 Ekim’de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, “Öcalan TBMM’de konuşsun” yorumunun ardından, DEM Parti sıralarındaki temsilciler, PKK elebaşı Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gitti. Bu durum, özellikle siyasi arenada büyük yankı uyandırdı. Görüşmenin hemen ardından, Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, Diyarbakır’da basın mensuplarının sorularını yanıtladı ve bölgede çözüm sürecinin tekrar gündeme geldiğini vurguladı.
Erbakan, bölgedeki sorunların çözülmesi adına, var olan taleplerin karşılanması gerektiğini belirterek, “Çözüm sürecine ‘evet’ diyoruz” ifadesini kullandı. Bu bağlamda, batıda yaşayan insanların sahip olduğu hakların doğuda da aynı şekilde geçerli olması gerektiğini ifade eden Erbakan, bu taleplerin yerine getirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bölgede huzurun sağlanması ve insanların eşit haklara sahip olabilmesi için her türlü çalışmanın yapılması gerektiğini vurgulayan Erbakan, Abdullah Öcalan’ın örgüte ‘silah bırakın’ çağrısı yapmasının önemine değindi. Erbakan, “Eğer böyle bir çağrıda bulunulacaksa, İmralı’dan yapılması daha uygun olacaktır. Ancak, çözüm sürecinin öncelikle bölge insanı ve halk tarafından yürütülmesi son derece önemlidir.” şeklinde konuştu.
Erbakan, ayrıca ekonomik konulara da değindi. Ülkenin farklı bölgelerinde yaşanan ekonomik sıkıntıların yanı sıra asgari ücret artışını eleştirerek, bunun yeterli olmadığını ifade etti. “Biz paylaşımda, yönetimde ve yargıda adaleti tesis edeceğiz” diyen Erbakan, kendi ayakları üzerinde durabilen ve alın teriyle yaşamını sürdüren bir toplum inşası vurgusu yaptı. Bu bağlamda, ekonomik adaletsizliklerin ortadan kaldırılması ve daha sürdürülebilir bir gelir dağılımı için gereken adımların atılması gerektiğini savundu.
Sonuç olarak, hem çözüm süreci hem de ekonomik zorluklar üzerine yaptığı açıklamalarla Fatih Erbakan, Yeniden Refah Partisi’nin hedeflerini ve siyasi duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Çözüm sürecinin bölge insanıyla birlikte yürütülmesi gerektiğine olan inancı, siyasi söyleminin merkezinde yer aldı. Bu gelişmelerin ve görüşmelerin, Türkiye’nin siyasi atmosferinde nasıl bir etki yaratacağı ise merak konusu olarak kalmaya devam ediyor.