Son yıllarda Türkiye’nin deniz platformları konusundaki vizyonu ve izlediği yol haritası, dikkate değer bir gelişme olarak öne çıkmaktadır. Özellikle savunma sanayisinde elde edilen başarıların büyük bir kısmının Mavi Vatan’a ilişkin olması tesadüf değildir. Türk Deniz Kuvvetleri’nin, dönemsel ve stratejik değişikliklere adapte olabilme yeteneği, bu sürecin temel dinamiğini oluşturuyor.
Yeni yılda savunma sanayii alanında gelen ilk haber de denizlerden geldi. Türkiye, eş zamanlı olarak Milli Uçak Gemisi, TF-2000 Muhribi ve Milli Denizaltı projelerine başladığını duyurdu. Bu açıklama, yalnızca deniz kuvvetleri için değil, Türk savunma sanayinin geleceği açısından hayati öneme sahip. Hatta bu gelişme, Türk Savunma Sanayii tarihi açısından önemli bir kırılma noktasını işaret ediyor.
– Türkiye, 31 savaş gemisini kendi imkanlarıyla üretiyor.
Yalnızca bu üç büyük projeyle sınırlı değil, Türk tersanelerinde hem askeri hem de özel sektörde yoğun çalışmalar sürmekte. Günümüzde Türkiye, halihazırda 31 savaş gemisini kendi imkanlarıyla üretme kapasitesine sahip. Bu rakam, diğer ülkelerle karşılaştırıldığında oldukça dikkate değer bir durum arz etmekte. Avrupa kıtasındaki toplam savaş gemisi üretiminden daha fazla gemiyi Türkiye, kendi başına üretmektedir.
Peki, bu gelişmeler ne anlama geliyor? Ankara’nın bir uçak gemisine ihtiyacı var mı? TF-2000 muhribi hangi görevleri üstlenecek ya da milli denizaltı üretimi bize hangi avantajları sağlayacak? İşte, bu soruların yanıtlarını ve Türk savunma sanayinin geldiği noktanın ne anlama geldiğini Savunma ve Denizcilik Uzmanı Kozan Selçuk Erkan ile tartıştık.
Erkan, “Türkiye zorlu bir meydan okumaya girişti” diyerek söze başlıyor ve önemli üç projenin eş zamanlı olarak sac kesim töreninin yapılmasının önemine vurgu yapıyor. Bu durum, Türkiye’nin tasarım sürecindeki ilerlemesini de gösteriyor. Örneğin Gölcük’te milli denizaltı için sac kesimi yapılırken, İstanbul Tersane Komutanlığı’nda TF-2000 Hava Savunma Muhribi ve Türk uçak gemisinin projeleri başlamış durumda. Bu tür projelerin aynı anda gerçekleştirilmesi alışılmışın dışında ve önemli bir meydan okuma olarak değerlendiriyor.
“Gemilerle birlikte ihtiyaç duyulan alt sistemler de üretiliyor”
Gemilerin inşa süreci kritik öneme sahip olmakla birlikte, alt sistemlerin de eş zamanlı olarak üretilmesi gerektiğine dikkat çekiyor Erkan. Örneğin TF-2000 Muhribi üretimi sırasında çok amaçlı faz dizinli radarların da tamamlanması gerekiyor. Türkiye, böyle bir radar üretmiş olacak ki bu da önemli bir gelişme.
Uçak gemisi için de benzer bir senaryo mevcut. İnsansız hava araçları da dahil olmak üzere çeşitli hava araçlarının gemide kullanılabilmesi için arka planda yoğun bir çaba sürdürülüyor. Milli denizaltı için de yüksek oranda yerli sistemler ve gelişmiş sensörler üzerinde çalışmalar yapılmakta.
– Dünyanın en büyük donanmalarından birisiyiz
Bu projeler, alt sistemlerin eş zamanlı üretimi ile büyük bir savunma sanayii sektörü oluşturma gerekliliğini ortaya koyuyor. Erkan, “Zaten dünyanın en büyük 10 donanmasından biriydik. Şimdi bu listede nitelik açısından daha ön sıralara yükseleceğiz.” şeklinde yorumluyor.
[TF-2000 muhribi, ülkemizin gücüne güç katacak projelerden biri olarak öne çıkıyor.]
Hangi proje ne işe yarayacak?
Erkan, TF-2000 Hava Savunma Muhribi’nin ana amacının havadan gelecek tehditlere karşı çözüm üretmek olduğunu, üzerinde güçlü radarların bulunacağını belirtiyor. Bu muhrip, uzun menzilli hava savun
