Türkiye genelinde son zamanlarda artan trafik denetimlerinin, özellikle büyük şehirlerde halkın tepkisini topladığı görülüyor. Emniyet güçleri tarafından dronelarla gerçekleştirilen kontroller, hız radarlarının sayısındaki belirgin artış ve neredeyse her gün düzenli olarak yapılan yol uygulamaları, pek çok sürücünün “Devlet cezaya mı odaklandı?” diye sormasına sebep oluyor. Sosyal medya platformlarında ‘Radarterörü’ ve ‘Droneceza’ etiketleriyle binlerce paylaşım yapılırken, bazı kullanıcılar denetim noktalarının haritalarını paylaşmakta, bazıları ise toplu dava açma çağrısında bulunuyor. Yaşanan bu durum, özellikle Bayram tatilleri öncesinde uygulama sıkılaşacağı açıklanmasıyla yeni bir boyut kazanmış durumda. Birçok vatandaş, tatile çıkmadan önce “yolda ceza alır mıyız?” kaygısı taşımakta. Geride kalan bir yıl içerisinde yollardaki radar sayısında önemli artışlar görülüyor. Birçok noktaya yapay zeka destekli radar sistemleri yerleştirildiği, bazı bölgelerde ise 500 metrede bir radar kontrolü yapıldığı belirtiliyor.
ADIM ADIM KONTROL
Diğer bir yakınma ise sürekli olarak gerçekleştirilen kontrollerle ilgili. Şehir içi veya şehirler arası kısa mesafelerde yapılan bu sıkı kontrollerin sürücüler arasında rahatsızlık yarattığı ifade ediliyor. Ayrıca, hız limitlerinin aniden düşmesi ve düşük limitlerin bulunduğu yerlerde kazalara sebep olabileceği vurgulanıyor. Örneğin, bazı yolların bir kısmında 90 km/sa olan hız limitinin ani bir şekilde 50 km/sa’ye düşmesi ciddi bir risk oluşturuyor. Emniyet yetkilileri, yapılan denetimlerin yalnızca ceza verme amacı taşımadığını söylese de, açıklamalarda kazaların azaltılması, can kaybının engellenmesi ve trafiğin daha güvenli hale getirilmesi için bu uygulamaların yapıldığı dile getiriliyor.
CEZALARIN DENGELİ UYGULANMASI GEREKİYOR
İleri sürüş teknikleri uzmanı Özgür Saraç, yaptığı açıklamada, hız sınırlarıyla ilgili denetimlerin sıklığının ve uygulanan ceza tutarlarının yüksekliğinin sürüş psikolojisi üzerinde olumsuz etki yarattığını belirtti. Saraç, alkollü araç kullanmak veya ehliyetsiz sürüş gibi ciddi suçların karşısında sert yaptırımların şart olduğunu kabul etmekle birlikte, sadece hız limitlerini birkaç kilometre aşan sürücülere yönelik ceza uygulamalarının daha dengeli yapılması gerektiğinin altını çizdi. Mevcut hız limitlerinin birçok sürücü için pratikte uygulanması zor değerler haline geldiğini söyledi.
Hız limitlerinde değişiklik yapılması gerektiğini de vurgulayan Saraç, “Sürücülerin çoğu, önü açık, düz ve güvenli bir yolda 110 km/sa hızla seyretmek istediğinde bile radar korkusu taşıyor. Limitlere harfiyen uyan sürücüler bile, diğer araçlar tarafından taciz ediliyor ve psikolojik baskıya maruz kalabiliyor. Yolun durumu, görüş mesafesi, trafik yoğunluğu gibi faktörlere bağlı olarak daha esnek hız uygulamaları yapılabilir” diyerek düşüncelerini paylaştı.
VATANDAŞIN GÖRÜŞLERİ
● TIR şoförü Ahmet Doğan: Aynı güzergah üzerinde bir günde üç kez ceza yedim. Radarların çoğunu göremiyoruz çünkü bir kısmı gizlenmiş ya da uyarı tabelası yok. Ceza mektubu evime geldiğinde haberdar oluyorum. Kural elbette kuraldır ama bu kadar sıkı denetim insanı bunaltıyor. Yola çıktığımızda artık tabelalara değil, cezaya odaklanıyoruz. Güvenliğimiz elbette önemli, ancak bu yoğun denetim baskı yaratıyor.
● Banka çalışanı Elif Düzgünel: Bayram öncesi gideceğimiz yolun çoğu bölünmüş otoyol; buna rağmen “Radara girer miyiz?” korkusuyla ilerliyoruz. Hız limitlerinin aniden değişmesi büyük bir sorun. 110 km/sa olan limit hemen ardından 70 km/sa’ye iniyor. İnsan refleksle bile bu değişime yetişemiyor. Tatil keyfi, yola çıkmadan stresle başlıyor.
● Esnaf Mustafa Temeltaş: Geçen hafta, 50 kilometrelik bir mesafeyi giderken tam dört kez durduruldum. Biri ehliyet kontrolü, diğeri ruhsat, başka bir noktada emniyet kemeri kontrolü yapıldı. Ne kadar kurallara uygun olursak olalım, yolculuk boyunca sanki potansiyel suçluymuşuz gibi muamele görüyoruz.
Kaan ZENGİNLİ