Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında işlem yapılan Mahmut Uzun isimli bir kişiyle ilgili ilanın verilmesi, dikkatleri üzerine çekti. Bu durum, Türkiye’de hukukun nasıl uygulandığı konusunda çeşitli tartışmalara yol açtı.
Sözcü gazetesinin muhabiri Müslüm EVCİ’nin aktardığına göre, Kayseri 26. Asliye Ceza Mahkemesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiği belirtilen 66 yaşındaki Mahmut Uzun’un bulunamadığına dair resmi bir ilan yayımladı. Uzun, Kayseri’nin Sarız ilçesinde ikamet etmekte olup, belirtilen suçlamalarla ilgili her türlü arama faaliyetinin sonuçsuz kalması nedeniyle mahkeme ilan vermek zorunda kaldı.
İlanda şu ifadeler yer aldı:
“Mahkememizin yukarıda esas ve karar numarası yazılı 01/10/2024 tarihli ilamı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçundan, CMK’nın 12/1-3, 13/1 ve 18/1 maddeleri gereğince, mahkememizin yetkisizliğine karar verilmiştir. Küçük Mamo ve Fatma oğlu 20/09/1958 doğumlu Mahmut Uzun, Kayseri, Sarız, Kırkısrak Mahalle/Köy nüfusuna kayıtlı olarak, tüm aramalara rağmen bulunamamış ve karar kendisine tebliğ edilememiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 29. maddesi gereğince hüküm özetinin yerel gazetede ilanen tebliğine, hüküm fıkrasının ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağına ve tebliğ edilmiş sayılma tarihinden itibaren iki hafta içerisinde hüküm veren mahkemeye veya bulunduğu yerin Nöbetçi Asliye Ceza Mahkemesine başvurarak bir dilekçe verilmesi ya da zabıt katibine yapılacak bir beyanla beyanının tutanağı geçirilerek hakime onaylattırılması suretiyle Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde itiraz kanun yolu açık olmak üzere itiraz edebileceği, itiraz edilmediği takdirde kararın kesinleşeceğine, ilan ücretinin ve mahkeme masrafının hakkında ilan yapılan sanıktan alınmasına karar verilmiştir. İlan olunur.”
Bu resmi ilan, vatandaşlar arasında hukuki süreçlerin şeffaflığı, adaletin işlemesi ve devletin birey üzerindeki etkileri üzerine tartışmalara vesile oldu. Özellikle, Cumhurbaşkanı’na hakaret suçunun toplumdaki yansımaları ve bireylerin ifadeleri üzerindeki baskının ne boyutlarda olduğu merak ediliyor.
Söz konusu durumda, Mahmut Uzun’un mahkemeye neden gelmediği ve neden bulunamadığı ile ilgili çeşitli spekülasyonlar da gündeme geldi. Kimileri, bu durumun bir ceza hukuku meselesi olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunurken, kimileri de Türkiye’de artan otoriterlik ve ifade özgürlüğü kısıtlamalarının bir göstergesi olduğunu dile getiriyor.
Bu olay, Türkiye’de Cumhurbaşkanına yönelik eleştirilerin ne kadar riskli bir hal alabileceğini de ortaya koyuyor. Mahkeme süreci, hukuk sisteminin ne şekilde işlediği konusunda kamuoyuna sunulan bir örnek olarak karşımıza çıkıyor ve bireylerin haklarını nasıl koruyacakları konusunda soru işaretleri doğuruyor.