Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, günümüzde yaşanan büyük bir soykırımın tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştiğini vurguladı. Altun, “Bu soykırım, Batı medyası tarafından görmezden gelinirken, İsrail’in Batı dünyası için ne kadar önemli bir müttefik olduğuna dair bir propaganda yürütülüyor. Siyaseten doğrucu bir dil kullanmaya gerek duymadan, İsrail’i haklı çıkarmak için tüm çabalarını harcıyor. Bu durum sadece Gazzelilere ve Filistinlilere karşı değil, tüm Müslümanlara karşı açık bir nefret söylemi oluşturuyor.” şeklinde konuştu.
Fahrettin Altun, İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen TRT World Forum 2024 etkinliğinin “Medya Taraflılığının İnşası: Kutuplaştırmanın Arkasındaki Güçleri Deşifre Etmek” başlıklı oturumunda katılımcılara hitap etti. Medyanın taraflı bir tutum içinde olduğuna dair önemli bir iddia olduğunu belirten Altun, Batılı modern paradigmanın, medyanın bireylerin tarafsız bir şekilde bilgiye ulaşma hakkını sağlamakta olduğunu savunduğunu ifade etti. Bu bağlamda, medyanın toplumun çıkarını savunan dördüncü kuvvet olarak rol üstlendiğini vurguladı.
Altun, tarihsel süreçte medyanın bu konumunu güçlendirmek için eğlendirici içerik ve reklam satma fonksiyonlarını eklediğini belirtti ve “Medya bireylere sağlıklı bir enformasyon akışı sağladı mı? Hayır. Ana akım medya kuruluşları, yalnızca seçilmiş, gözden geçirilmiş bilgiyi, topluma ilettiler ve bunu iktidarın çıkarlarına göre yönlendirdiler.” diyerek eleştirilerini sürdürdü.
Bununla birlikte, konvansiyonel medya döneminin, çeşitli ülkelerde ve topluluklarda siyasal ve ideolojik kutuplaşmaları teşvik ettiğine dikkat çeken Altun, günümüz iletişim ve medya rejiminin geçmişten çok farklı olduğunu ifade etti. Altun, analog medyadan dijital medyaya geçiş yapıldığını, ancak bu yeni dönemde de tahrif edilmiş bilginin hakiki bilgiye olan üstünlüğünün devam ettiğini gözlemlediklerini aktardı.
“SİSTEMATİK ŞEKİLDE DEZENFORMASYON ÜRETTİLER”
Dijital medya düzeninin bireylere içerik üretme fırsatı sunduğuna dair beklentilerin gerçekleşmediğini vurgulayan Altun, küresel medya şirketlerinin ideolojik bir çerçeveyle iletişim akışını yönlendirmeye başladığını ifade etti. Bu durumun, tahrif edilmiş bilgilerin yayımlarını artırdığını ve sistematik dezenformasyon üretimine neden olduğunu ileri sürdü. Altun, bu durumun insan hakları ihlalleri olarak değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çekti.
Altun, mevcut dijital ve analog medya yapılarını, tahrif edilmiş bilgi üreten ve hakiki bilgi sunmayan bir yapının parçası olarak tanımlayarak, hakiki bilgiye erişmenin temel bir insan hakkı olduğunu vurguladı. Ayrıca, Batı medyasının ve Batı dışı medyanın, Batı’nın sömürü sistemini meşrulaştırmak için çalıştığını belirtti.
Altun, dijital faşizm rejiminin mevcudiyetinin kabul edilmesi gerektiğine işaret ederek, gündelik hayatımızın kolonileştirilmesi ve sömürgeleştirilmesi hedefi doğrultusunda çalışmalara dikkat çekti. Bunun ardından, Batılı medya araçlarının egemen olduğu döneme dair eleştirilerini dile getirdi ve dijital medya araçlarının, sadece siyasal, ideolojik kutuplaşmalara değil, aynı zamanda toplumsal kutuplaşmalara da neden olduğunu ifade etti.
Yeni dönemin bireylerinin kamusal alanda siyasal kimliklerini, dijital medya platformları üzerinden ifade etme zorunluluğu ile karşılaştığını söyleyen Altun, bu durumun yeni bir tür faşizm olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Altun, tarafsızlık iddiasının da iktidar ilişkilerini gizleme aracı olarak kullanıldığını belirterek, Batı dünyasının egemenlik anlayışının