Yukarıda da ifade edildiği gibi, yazılı ikaz kararlarının disiplin cezası gibi doğrudan bir yaptırım doğurmadığı kabul edilse de, bu kararların ilgili mevzuat çerçevesinde koruma altına alınan hukuki hakları ciddi şekilde zedelemesi mümkün bulunmaktadır. Bu durum, disiplin cezası ile ilgili mevzuatta belirlenen alt ceza uygulamasının amacına ulaşamamasıyla sonuçlanabilir. Dolayısıyla, yapılan ikaz işleminin hukuki dayanağının bulunmaması nedeniyle hukuka aykırı olduğu tespit edilmiştir ve bu sebeplerle idari işlemin geçmişe yönelik olarak etkilerinin ortadan kaldırılması gerektiğine karar verilmiştir.
Yazılı ikaz kararlarının sıklıkla karşılaşılan hukuki sorunlar arasında yer aldığını söylemek mümkündür. Bu tür ikazların, bir disiplin cezası niteliği taşımadığı düşünüldüğünde, bu durumların nasıl bir etki doğurduğu konusunda dikkatli bir değerlendirme yapılması önem arz etmektedir. İkaz kararları, ilgili çalışanların ya da bireylerin haklarının ihlali riskini taşıyabilir, bu da ilgili mevzuata aykırı olmayı beraberinde getirebilir. Kanun koyucu, bu bağlamda belirli hukuki prosedürler ve koruma önlemleri geliştirilmiştir.
Hukuk sisteminde, bireylerin haklarına yönelik oluşan tehditlerin ortadan kaldırılması, devletin yükümlülükleri arasında yer almaktadır. Dolayısıyla, yazılı ikaz kararlarının geçmişe dönük etkilerinin kaldırılması elzem hale gelmektedir. Bu aşamada, ilgili idari birimlerin de süreçlerine dikkat etmeleri ve hukuka uygun hareket etmeleri gerekmektedir. Bu tür kararlar nedeniyle bireylerin haklarının ihlali durumunda telafisi mümkün olmayan zararların meydana gelmesi, hukukun temel prensipleriyle çelişmektedir.
İlgili mevzuatın dikkatlice incelenmesi, yazılı ikaz kararlarının uygulanma biçimi hususunda önemli ipuçları sunmaktadır. Özellikle, disiplin müeyyideleri, ikaz süreçleri ve bunların muhatapları açısından yasal çerçevenin net bir şekilde belirlenmesi, hem bireylerin hem de kurumların çıkarları açısından önem taşımaktadır. İkaz yazılarının verilmesinde herhangi bir hukuki dayanağın olmaması, ciddi sonuçlar doğuracağından, bu sürecin titizlikle yürütülmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, yazılı ikaz süreçlerinin hukuki dayanağının bulunmaması durumunda, bu kararların etkilerinin yok sayılması ve hukuka aykırılığının tespiti önemlidir. İlgili idari mercilerin, yazılı ikaz kararlarını verirken yasal gerekliliklere riayet etmeleri, bireylerin haklarını koruma altına almak adına büyük bir sorumluluk taşımaktadır. Gelecekte, bu tür durumların daha önceden engellenmesi adına, daha sağlam ve kesin bir hukuki çerçevenin oluşturulması gerekir.