Son dönemde bazı kanser ilaçlarının Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) listesinde yer almaması, hastaların tedavi süreçlerinde zorluklar yaşamalarına neden oldu. Hastalar, ilaçlarını temin edebilmek için uzun süre boyunca iş mahkemelerinde ihtiyati tedbir istemi ile dava açmak zorunda kaldılar. Önceden, hasta avukatlarının “telafisi mümkün olmayacak zararların doğacak olması” gerekçesiyle başlattığı bu davaların büyük bir kısmı onaylanıyordu. Sonuç olarak, hastalar SGK’nın geri ödeme listesinde bulunmayan ilaçlarını, devam eden mahkeme süreçlerine rağmen tedarik edebilmekteydi.
Ancak Yargıtay’ın bu konuya ilişkin verdiği kararlarla, ihtiyati tedbir alınabilmesi için gereken şartlar oldukça sıkılaştırıldı. Yargıtay’ın “davanın başında, davanın esasını çözecek karar verilemez” yönündeki hükmü, özellikle kanser hastalarını oldukça zor durumda bıraktı. Böylece, tedavi süreçleri kritiklik taşıyan hastaların ilaç tedariği için açtıkları davalarda yaşanan belirsizlikler arttı.
AİLELER İSYANDA
Son gelişmeler karşısında hukukçular, ihtiyati tedbir istemi konusunda bölge mahkemeleri arasında farklı yorumların olduğunu belirtiyor. Bazı bölge mahkemeleri, hastaların devam eden tedavi süreçlerini göz önünde bulundurarak ihtiyati tedbir istemlerini onaylarken, diğer bazı mahkemeler ise Yargıtay’ın son kararlarını dikkate alarak bu tür talepleri reddedecek şekilde hareket ediyor. Bu durum, zamanla yarışan kanser hastaları için büyük bir sorun teşkil ediyor ve hastaların tedavi süreçlerini tehdit eden bir unsur haline geliyor.
Cumhuriyet gazetesine konuşan bir hasta yakını, Yargıtay kararının uygulanmasına yönelik tepkisini dile getirdi. 6 Şubat 2023 tarihli depremleri Hatay’da yaşadıklarını belirten hasta yakını, 9 yaşındaki kuzeninin çocukluk çağı kanseri nedeniyle iki yıldır tedavi gördüğünü, fakat bölge mahkemesi kararı ile yaklaşık iki aydır ilaç beklediklerini açıkladı. “Siz ölün, ilacınız arkadan yetişecek” şeklinde bir yaklaşım sergilendiğini ifade eden hasta yakını, “Bu tarz davalara bakan 15 bölge mahkemesinden bazıları Yargıtay kararı sonrasında ihtiyati tedbir kararlarına itiraz ediyor. Bizim davamızın görüldüğü mahkeme de bunlardan biri” dedi.
Ayrıca, tedavi ve rutin kontroller için Hatay’da yeterli sağlık olanaklarının olmaması sebebiyle hastaların Adana’ya gitmek zorunda kaldıklarını ekledi. Hastaların ve ailelerinin yaşadığı bu durum, sadece fiziksel sağlıklarını değil; aynı zamanda psikolojik durumlarını da olumsuz etkilemekte. Tedavi bekleyen hastalar, mahkeme süreçleri ve yeterli sağlık altyapısının olmaması nedeniyle zor günler geçirirken, bu durumun toplumsal anlamda da yankı bulması kaçınılmaz görünüyor.