KESK, 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci öncesinde kamu emekçilerinin haklarını ve taleplerini dile getirmek amacıyla, ağustos ayında 30 ilde saha çalışmalarına başlayacağını duyurdu. Bu kapsamda ilk durak olarak Van belirlendi. KESK, taleplerini 1 Ağustos 2025’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde gerçekleştireceği alternatif TİS masasında kamuoyuyla paylaşmayı planlıyor. Süreç öncesinde ise bir değerlendirme raporu hazırladı.
Rapora göre, 2025 yılında Türkiye’deki kamu emekçilerinin yüzde 90’ı, yoksulluk sınırının yarısına eş değer bir gelirle hayatta kalma mücadelesi vermekte. Ayrıca, dünyanın en yüksek kira ve eğitim enflasyon oranlarının Türkiye’de yaşandığı ifade ediliyor.
‘KİRA MAAŞTAN FAZLA ARTACAK’
TÜİK tarafından açıklanan 12 aylık ortalama enflasyon oranı yüzde 43,23 olarak kaydedildi. Bu durum, kiracılar için kritik bir öneme sahip. Kontrat süresi dolacak olan kiracılara, temmuz ayından itibaren bu oranda bir zam yapılması öngörülüyor. Örneğin, haziran ayında 45 bin TL maaş alan ve bunun 22 bin 500 TL’sini kiraya veren bir kamu emekçisinin temmuz ayı maaşının yalnızca 7 bin 6 TL artacağı, ancak kirasının yüzde 9 bin 726 TL yükseleceği belirtildi. Sonuç olarak, yeni kirasını karşılayabilmek için maaş zammının üzerine ek olarak 2 bin 720 TL daha koymak zorunda kalacağı vurgulanıyor.
‘KADROLU PERSONEL SAYISI YÜZDE 0.15 ARTTI’
Raporda, gelir vergisi dilimindeki eşitsizliklere dikkat çekiliyor. “Maaşlarımız daha cebimize girmeden gelir vergisine gitmektedir. Sadece gelir vergisi değil, KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergi yükleri de emekçi kesimlerin sırtına bindirilmiştir” ifadeleri yer aldı. Kamu sektöründe güvencesiz istihdam sorununun artmasının yanı sıra, kadrolu alımın iki yıl boyunca neredeyse durduğu belirtiliyor. Strateji ve Bütçe Başkanlığı verilerine göre, Haziran 2023 itibarıyla kadrolu personel sayısının 5 bin 168 kişi arttığı, buna karşılık sözleşmeli personel sayısının ise 424 bin 447 kişiye yükseldiği kaydedildi. Son iki yılda kadrolu personel sayısının yalnızca yüzde 0,15 artarken, sözleşmeli personelin sayısının yüzde 74 oranında yükselmesi dikkat çekiyor.
Raporda, kamu emekçilerinin maaşlarına yapılan çeşitli ödemelerin taban aylığına yansıtılmaması ve emekli maaşı ile ikramiye hesaplamalarına dahil edilmemesi nedeniyle, kamu emekçilerinin fiilen kayıt dışı çalıştırıldığı dile getiriliyor. KESK’in raporunda, “Siyasi iktidar, yandaş konfederasyon ve 4688 Sayılı Yasa ile kamu emekçilerinin mali, sosyal, özlük, demokratik ve kültürel haklarının korunması ve geliştirilmesi mümkün değildir” mesajı verildi.
‘HAFTALIK ÇALIŞMA 35 SAATE DÜŞÜRÜLMELİ’
Raporda ayrıca, kamu emekçilerinin ve kamu emeklilerinin ortak ekonomik, sosyal, demokratik, özlük ve mesleki hak ve çıkarlarını temel alan bir toplu sözleşme talebinin dile getirildiği belirtiliyor. Bu toplu sözleşmenin, iktidarın hem işveren olarak tarafı hem de hakem olmadığı, her sendikanın kendi üyeleri adına masaya oturabildiği, kadın kamu emekçilerinin kendi talepleriyle temsil edildiği, ILO sözleşmeleri gibi uluslararası sözleşmelerle uyumlu olması gerektiği vurgulanıyor. Talepler arasında en düşük kamu emekçisi maaşının yoksulluk sınırı üzerine çıkarılması, emeklilere insan onuruna yaraşır maaş artışı yapılması, haftalık çalışma süresinin 35 saate indirilmesi, mülakatların kaldırılması, özelleştirmelere son verilmesi ve kamuda istihdamın artırılması yer alıyor.
Raporun son bölümünde ise şu ifadelere yer veriliyor: “KESK olarak, yıllardır sürdürdüğümüz fiili meşru mücadele sonucunda kurulan masanın kamu emekçilerinin ve emeklilerin yok sayıldığı, iktidarın ve yetkili olarak oturttuğu yapının bir oyun sahnesine dönüştürülmesine karşı çıkıyoruz. Mücadelemizi yükselterek devam ettireceğiz.”
Taylan GÜLKANAT