Türkiye’de, Milli Savunma Bakanlığı (MSB), 2024 yılında TSK’nın yemin töreninde yaşanan olayla ilgili olarak 5 teğmene ve 3 disiplin amirine “Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası” uyguladığını duyurdu. Türk Silahlı Kuvvetleri, disiplin ve emir-komuta zincirine bağlılığıyla bilinen bir kurum olarak, bu tür olayların ciddiyetine dikkat çekti. Ancak, yemin töreni sırasında yaşananlar her ne kadar bir disiplin sorunu gibi görünse de bazı uzmanlar, durumu bir provokasyon olarak değerlendirmekte ısrar etti. Teğmenlerin yürürlükten kaldırılan yemini okuma ısrarı, hükümetin kamuoyundaki itibarını zedelemeye yönelik bir girişim olarak değerlendirildi. Yedi kez amirlerine başvuran teğmenler, askeri disiplin kurallarını ihlal eden bir tutum sergilemiş oldular. Ancak bu eylemin detayları incelendiğinde, olayın bireysel bir tepki değil, organize bir provokasyon olduğu belirtiliyor.
OLAY PLANLI GERÇEKLEŞTİ
Teğmenlerin, söz konusu korsan metni okumak amacıyla defalarca amirlerine başvurduğu gözlemlendi. Bu durum, teğmenlerin eyleminin kararlılık değil, sistematik bir meydan okuma olduğu anlamına geliyor. Olayla ilgili yapılan yazışmalar, bunun önceden planlandığını ve teğmenlerin, basının bulunduğu bir ortamda yemin okumalarının daha etkili olacağına dair düşünceler içerdiğini ortaya koyuyor. Teğmen Ebru Eroğlu’nun törendeki anonsu ise, olayın sembolik bir mesaj verme amacı taşıdığı ve bu eylemin organize bir yapı tarafından yönlendirildiğine dair önemli bir işaret.
Yemin metninin ezberden okunması, olayın daha da önceden hazırlandığını ve bir toplumsal eylem olduğunu kanıtlıyor. Bu durum, olayın basit bir disiplin ihlalinin ötesinde, hükümeti zor durumda bırakmayı ve siyasi bir tartışma yaratmayı hedefleyen bir eylem olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
GÖZ YUMMA MI YOKSA İHMAL Mİ?
Bu tür bir olayda yalnızca teğmenler değil, aynı zamanda komuta kademesinin de sorumluluğu büyüktür. Takım komutanları, bölük komutanları ve okul komutanının, bu eylemin belirtilerini yeterince dikkate almamış olması ihmal veya bilerek bu provokasyona zemin hazırlamakla suçlanıyor. Teğmenlerin sürekli talepleri doğrultusunda gerekli disiplin tedbirlerinin alınmamış olması büyük bir ihmal olarak değerlendiriliyor. Bu komutanların, alt kademedeki askerlerin disiplinini sağlama ve emir-komuta zincirini koruma sorumluluğu bulunmaktadır. Bu tür bir disiplinsizliğe göz yummak ise askeri düzen açısından büyük bir tehdit olarak görülmektedir.
Olayın basına yansımasında en büyük sorumluluğun okul komutanına ait olduğu ifade ediliyor. Okul komutanı, yüksek profilli bir etkinliğin tüm organizasyonundan sorumludur. Olayın basında geniş yankı uyandırması, komutanın durumu ya hafife aldığını ya da bilinçli olarak bu provokasyona göz yumduğunu düşündürmektedir.
HÜKÜMETİN TSK ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ KAYBETME ALGISI
Teğmenlerin eylemi, hükümetin TSK üzerindeki kontrolünü kaybettiği algısını yaratmaya yönelik bir amaca hizmet ettiği ifade ediliyor. “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganı üzerinden oluşturulan algı, hükümetin Atatürk ilkelerine karşı olduğu ile ilgili yanlış bir izlenim yarat