Dünya, henüz aşısı ve etkili bir tedavi yöntemi bulunmayan virüsle mücadele ediyor. Bu süreçte korunmanın en etkili yolu, hastalığa yakalanmamaktan geçiyor. Maske kullanımı ve tedavi için solunum cihazları, ülkelerin ulusal güvenlik stratejileri içinde önemli bir yer tutuyor. Bunun neticesinde birçok ülke, sağlık ekipmanları ve koruyucu ürünlerin ihracatını yasaklama yoluna gitti. Ülkeler, maskeleri ele geçirmek için gizli operasyonlar düzenlerken, dünya genelinde maskeye erişimde ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Büyük devletler, vatandaşlarına değil, sağlık çalışanlarına maske temin etmekte bile zorluk çekiyor.
Avrupa Birliği, virüs salgınına karşı gereken dayanışmayı gösteremedi ve ülkeler arasında maskeler için adeta bir savaş başladı. Birlik, bu krizle büyük bir yara aldı ve içindeki çatlaklar daha belirgin hale geldi. Virüsten en çok etkilenen ülkelerden biri olan İtalya, Avrupa’nın diğer ülkelerinin “kendini yalnız bıraktığını” sıkça dile getirdi.
Avrupa, yerelde kalmasına rağmen siyasi birliğini kaybetme yolunda ilerliyor. Peki, bu durum nasıl ortaya çıktı? Koronavirüs salgını, ülkeler arasında maske ve koruyucu ekipman mücadelesini tetikledi. İlk örneklerinden biri, Mart ayının başlarında Çekya ile İtalya arasında yaşandı. Çekya, İtalya’nın sipariş ettiği 110 bin maskeye el koydu, fakat sorun ancak diplomatik girişimlerle çözülebildi. İtalya’nın bir başka anlaşmazlığı, Fransa ile yaşandı. İsveçli bir sağlık şirketinin Çin’den aldığı maskelere Fransa’da el konulması sonucunda, İsveç hükümeti devreye girdi. İtalya ve İspanya’ya gönderilmesi gereken maskelerin sadece yarısı, iki haftalık diplomatik çabalar sonucunda ulaşabildi.
Almanya da 8 Mart’ta, İsviçre’ye gidecek 240 bin maskenin ihracatını engelleyerek ürünlere el koydu. İsviçre, bu durumu çözmek için diplomatik çabalar başlattı. Fransa ve Almanya’nın başka ülkelere yönelik benzer uygulamaları da durumu daha da karmaşık hale getirdi. Amerika Birleşik Devletleri de Almanya’ya yönelik maske alımını durdurduğunu açıkladı. ABD, korona virüsüyle en çok etkilenen ülkelerden biridir. Maske ve solunum cihazı stokları giderek azalırken, sağlık çalışanları büyük bir risk altındadır. Salgının ilk dönemlerinde bu durumu hafife alan Trump, “Maske bulamıyorsanız şal takın” şeklinde bir mesaj vermişti. Şimdi ise, maske üreticilerini ihracatlarını kesmeleri yönünde tehdit ediyor. İçinde bulunduğumuz durumda, maske savaşı ABD’de eyaletler ve federal hükümet arasında da yaşanıyor. Bazı Cumhuriyetçi eyaletlere, sıklıkla talep ettiklerinden fazla maske gönderildiği kaydediliyor. Eyaletler, solunum cihazı ve maske elde etmek için birbirleriyle fiyat rekabetine girmekte.
Bütün bu çalkantıların aksine, Türkiye, güçlü bir şekilde ayakta kalmayı sürdürüyor ve batıya yardım ulaştırıyor. Türkiye, dost ülkelerin ihtiyaçlarını karşılamaya özen gösterirken, zor zamanlarda toplamda 40 ülkeye sağlık ve hijyen ürünleri göndermektedir. Son olarak, salgından en fazla etkilenen İspanya’ya bir uçak dolusu malzeme ulaştırılmıştır. Aynı şekilde, İtalya’ya da Kızılay aracılığıyla yardımlar gönderildi. Türkiye, vatandaşlarına ücretsiz maske dağıtımı yaparak, salgın sürecini etkin bir biçimde yönetmektedir. Şu anda maske ve temizlik ürünleri satışı konusunda sıkı düzenlemeler getirilmiştir. Krizi, önceden planlanmış bir stratejiyle yöneten Türkiye, gücünü daha da artırmaktadır. Diğer ülkelerde yurt dışından dönen vatandaşlar için yüksek bedelli senetler imzalanırken, Türkiye, yurttaşlarını yalnız bırakmamak adına yardımcı olmayı hedeflemektedir. Bu süreç, Türkiye’nin uluslararası arenada nasıl bir rol oynadığını göstermektedir. Avrupa maske savaşıyla boğuşurken, Türkiye, servetinin ve gücünün temelini oluşturan değerlerle yoluna daha kararlı bir şekilde devam etmektedir. Türkiye, vicdan ve bekleyişin sembolü olmaya devam ediyor.
