Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) 2024 yılı içerisinde Türkiye adına gerçekleştirilen toplam başvuru sayısı 6 bin 190 olarak kaydedildi. Bu başvurular neticesinde, 67 ihlal kararı verildi. Türkiye, henüz sonuçlanmamış ve derdest durumda bulunan başvurular açısından 21 bin 600 başvuru ile ilk sırada yer alırken, ikinci sırayı 8 bin 150 derdest başvuru ile Rusya, üçüncü sırayı ise 7 bin 700 derdest başvuru ile Ukrayna aldı. Bu veriler, Türkiye’nin insan hakları konusundaki meselelerini ve mahkemeye olan taleplerin artışını gözler önüne seriyor.
2024 yılı içinde, Türkiye’ye yönelik olarak AİHM’e sunulan yeni başvuru sayısının 4 bin 450 olduğu bildirildi. Bu durum, Türkiye’nin nüfusuna orantılı yeni başvuru sayısının 46 ülke arasında 24’üncü sırada olduğunu gösteriyor. Nüfuslarına oranla en fazla AİHM başvurusu bulunan ülkeler ise San Marino, Monako, Slovenya ve Ermenistan olarak sıralandı. Bu durum, bu ülkelerdeki insan hakları ihlalleri ve adalet sistemlerine dair önemli ipuçları veriyor.
AİHM’de 2024 yılı boyunca Türkiye’ye yönelik alınan 67 ihlal kararının detayları da kamuoyuyla paylaşıldı. En çok ihlal kararı verilen konular arasında adil yargılama hakkı ve ayrımcılık yasağı öne çıkıyor; her iki konu için de 13’er ihlal kararı çıkarıldı. Verilen ihlal kararlarının detayları şu şekilde özetlenebilir:
• İşkence yasağı: 1 ihlal kararı
• Adil yargılama hakkı: 13 ihlal kararı
• Özel ve aile hayatına saygı: 9 ihlal kararı
• Toplantı ve dernek kurma özgürlüğü: 6 ihlal kararı
• Ayrımcılık yasağı: 13 ihlal kararı
• Mülkiyet hakkı: 4 ihlal kararı
• Eğitim hakkı: 1 ihlal kararı
Yapılan bu ihlal kararlarının sayıları, Türkiye’deki insan hakları ve adalet sistemine dair ciddi sorunları ortaya koymakta. AİHM tarafından verilen bu kararlar, hem bireylerin haklarının korunması hem de devletlerin yükümlülüklerinin hatırlatılması açısından büyük önem taşımaktadır. İnsan hakları ihlalleriyle ilgili verilen bu kararlar, Türkiye için bir uyarı niteliği taşırken; diğer yandan, Türkiye’nin uluslararası hukuk standartlarına uyum sağlaması gerektiğinin de altını çizmektedir. Bu durum, ilerleyen dönemlerde Türkiye’nin hem iç politikaları hem de uluslararası ilişkileri üzerinde önemli bir etkiye sahip olacaktır.
Mustafa Bildircin / Birgün