1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3. Yargıda Reform: Adaletin Güçlendirilmesi Hedefi!

Yargıda Reform: Adaletin Güçlendirilmesi Hedefi!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

GENEL GEREKÇE

Temel hak ve özgürlüklerin etkin bir biçimde korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının güçlendirilmesi, hukuki güvencenin artırılması, adalete erişimin kolaylaştırılması ile makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi, yargıya olan güvenin pekiştirilmesi ve insan merkezli bir hizmet anlayışının geliştirilmesi, çağımızda kabul edilmiş temel ilkeler arasında yer almaktadır. Ülkemizde 2002 yılından bu yana sürdürülen reform iradesi de bu ilkelerin geliştirilmesinin bir yansımasıdır.

2009, 2015 ve 2019 yıllarında açıklanan yargı reformu strateji belgeleri, reform çalışmalarına ivme kazandırmıştır. Katılımcı bir yaklaşım benimsenerek uygulayıcı hâkimler, savcılar, baro temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve çeşitli paydaşların görüşleri doğrultusunda Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Cumhurbaşkanımız tarafından 23 Ocak 2025 tarihinde açıklanan 4. Yargı Reformu Strateji Belgesi, “Türkiye Yüzyılı Adaletin Yüzyılı” hedefi doğrultusunda hukukun üstünlüğünü esas alan, hızlı ve öngörülebilir bir adalet sistemine yönelik vizyonu öne çıkarmaktadır.

2025-2029 dönemini kapsayan bu yeni reform strateji belgesi, önceki belgelerin devamı ve tamamlayıcısı niteliğindedir. 5 amaç, 45 hedef ve 264 faaliyetin yer aldığı bu belgede, yargı bağımsızlığının artırılması, hukuki güvenliğin sağlanması, dava süreçlerinin makul sürede sonlandırılması, çözüm odaklı ve öngörülebilir bir adalet sisteminin kurulması, yargılama usullerinin sadeleştirilmesi, yargı güveninin artırılması ve onarıcı adalet uygulamalarının yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.

4. Yargı Reformu Strateji Belgesi çerçevesinde hazırlanan bu Kanun Teklifi, insan yaşamına doğrudan etkisi olan yeniliklerin ve düzenlemelerin hayata geçirilmesini amaçlamaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 1. maddesinde, kişi hak ve özgürlükleri, kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması, hukuk devletinin yaşatılması, kamu sağlığının korunması ve çevrenin gözetilmesi gibi amaçlar belirtilmiştir. Bu doğrultuda, ceza kanunları toplumsal barışın korunmasında önemli roller üstlenmektedir.

Ceza hukukunda öngörülen ceza miktarları, evrensel temel ilkelere ve Anayasa’nın ilgili düzenlemelerine uygun olarak, ülkenin sosyo-kültürel yapısı, ahlaki değerleri ve ekonomik ihtiyaçları gözetilerek belirlenmektedir. Hangi suça ne tür yaptırımların uygulanacağı ve hangi durumların ağırlaştırıcı veya hafifletici neden olarak kabul edileceği, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin takdirine bağlıdır.

Ceza hukuku, suç işleyen bireylere, işledikleri fiilin ağırlığına göre ceza vererek, suç işlemeyi önlemeyi ve toplumu korumayı hedeflemiştir. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarında da görüldüğü gibi, ceza hukuku kurallarının hukuksal devlet ilkelerine uygun bir şekilde, ölçülü ve adil olması gerektiği vurgulanmaktadır. Suç ile ceza arasındaki dengeyi belirlerken, toplumsal etkiler, zarar görenin durumu ve suç oranındaki değişiklikler de dikkate alınmalıdır.

Şiddet, toplumsal yaşamda çeşitli şekillerde kendini göstermektedir. Bireylerin fiziksel şiddete maruz kalmadan yaşamlarını sürdürebilmesi, toplumsal huzurun sağlanması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu yüzden birçok ulusal strateji belgesinde, şiddetin her türlüsüyle mücadele edilmesi gerektiği ifade edilmektedir. Şiddetle başa çıkmanın en etkili yöntemlerinden biri de etkin bir ceza koruması sunmaktır. Bu bağlamda, şiddet içeren bazı suçların cezalarının artırılması öngörülmektedir.

Son yıllarda trafikte bireylerin can ve mal güvenliğini riske atan eylemlerde artış gözlemlenmektedir. Nüfus ve araç sayısındaki artış, ulaşım yoğunluğunu arttırmakta, bu da trafik kazalarına yol açmakta; sonuç olarak ölümler ya da yaralanmalar meydana gelmektedir. Bu durum ayrıca ciddi ekonomik kayıplara da neden olmaktadır. Toplumun büyük bir kısmının her gün seyahat etmekte olduğu trafik düzeninin sağlanması, kamu güvenliği, bireylerin yaşamı ve varlıklarının korunması açısından büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede teklifle, trafik güvenliğini ihlal eden eylemlerle daha etkin bir mücadele yürütülmesi ve kişilerin trafikteki can ve mal güvenliklerinin korunması için bazı suçların cezalarının artırılması ve unsurlarının yeniden belirlenmesi hedeflenmektedir.

Bu doğrultuda, toplumsal düzenin ve birey haklarının korunmasına yönelik ceza normlarının düzenlenmesi ve yaptırıma bağlanması yalnızca yeterli olmayacaktır. Suç olarak kabul edilen ve ceza ile karşılık bulan eylemlerle etkili bir şekilde mücadele etmek, aynı zamanda etkili bir infaz sisteminin varlığı ile mümkün olacaktır.

İnfaz hukukunun temel amacı, hüküm giyen suç faillerinin belirlenen ceza süreleri doğrultusunda bir süre toplumdan uzaklaştırılarak, suç ve suçlulara karşı koruma sağlanmasıdır. İnfaz sürecinin yanı sıra, hükümlü bireylerin topluma kazandırılması ve yeniden suç işlenmesinin önlenmesi de hedef lenmektedir.

5/4/2012 tarihli ve 6291 sayılı Kanun ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen 105/A maddesi, infaz sistemine dahil olan ve hükümlülerin şartlı tahliye tarihinden önce belirli bir süre denetimli serbestlik altında toplum içinde infaz edilmelerine olanak sağlamaktadır. Bu uygulama, belirli kriterleri taşıyan hükümlülerin topluma adaptasyonunu kolaylaştırmayı ve tekrar suç işleme ihtimallerini azaltmayı amaçlamaktadır. Mevcut sistemde, açık ceza infaz kurumlarına ayrılan ya da ayrılmayı hak eden tüm hükümlüler, verilen ceza miktarına bakılmaksızın, bir yıllık sabit denetimli serbestlik süresinden yararlanmaktadır. Bu da özellikle belirli bir süreye kadar hapis cezası almış olan hükümlülerin ceza infaz kurumlarında uzun süre kalmamalarına neden olmaktadır.

Bu teklifle önerilen düzenlemeyle, bir yıllık sabit denetimli serbestlik süresinde bir değişiklik öngörülmezken, hapis cezası almış olan tüm hükümlülerin cezalarına oranla belirli bir süre ceza infaz kurumunda geçirmeleri sağlanarak, cezanın rehabilitasyon amacına ulaşılması hedeflenmektedir.

Ceza ve ceza muhakemesi hukukunda insan odaklı bir anlayışın geliştirilmesi ile infaz rejimlerinde hükümlülerin rehabilitasyonu ve topluma yeniden kazandırılması adına çeşitli düzenlemeler yapılmıştır. Ancak, hapis cezalarının konutta, hafta sonu veya geceleyin infazının kapsamının dar olması, bu yöntemlerin uygulanmasını zorlaştırmaktadır. Özel infaz usullerinin daha etkin bir şekilde uygulanabilir hale gelmesi için bu usulların kapsamının genişletilmesi ve uygulama koşullarının yeniden değerlendirilmeleri gerekmektedir. Anayasa Mahkemesi tarafından belirlenen hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkeleri üzerine yapılan incelemelerde, çeşitli hukuki düzenlemelerin iptali kaçınılmaz hale gelmiştir.

Bu teklif, yukarıda ifade edilen gerekçeler ışığında hazırlanmıştır.

MADDE GEREKÇELERİ
MADDE 1- Yapılan düzenleme ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun ek 1. maddesinin ikinci fıkrasında değişiklik yapılmakta ve maddenin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmaktadır.
Anayasa Mahkemesi’nin 4/12/2024 tarihli ve E: 2023/182; K: 2024/203 sayılı kararıyla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun ek 1. maddesinin, istinaf veya temyiz başvurularına ilişkin kararların belirlenmesinde ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesinin nihai karar verdiği tarihteki parasal sınırların esas alınmasına dair ikinci fıkrasındaki “341. nci, 362. nci ve” ibaresinin iptali gerçekleştirilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, bu kararında, kanun yoluna başvuru açısından parasal değerlerin güncellenmesi sırasında, dava konusu mal ya da alacağın değerinin güncellenmemesinin, enflasyondan kaynaklı yükümlülüklerin taraflara yüklendiği ve tarafların kanun yoluna başvurmaması dolayısıyla üstlenecekleri yük ile yargılamanın hızlı ve az maliyetle sonuçlanması ihtiyacı arasındaki dengenin bozulduğunu belirterek, bu durumun kişilere aşırı bir yük getirdiğine dikkat çekmiştir.
Teklif ile Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına istinaden 6100 sayılı Kanun’un ek 1. maddesinde gerekli değişiklikler yapılmakta olup, benzer gerekçelerle bu maddenin de düzenlemesi gerekmektedir. Buna göre, kanun yoluna başvurularda dava tarihindeki parasal sınırlara göre düzenleme yapılacağı kabul edilmektedir. Islahla miktar artırımı yapılan durumlarda, dava açıldığı tarihteki parasal sınırlara atıf yapılacaktır.
Maddenin üçüncü fıkrası, ikinci fıkra değişikliğinin ardından yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 2- Bu madde ile 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 125. Maddesi değiştirilmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 5/11/2024 tarihli ve E: 2024/185, K: 2024/178 sayılı kararı ile bu kanunların disiplin cezası uygulanabilecek durumlardaki düzenlemesi iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesi, disiplin cezalarını uygulamak için yeterli bir hukuki belirsizlik oluşturan mevcut düzenlemelerin, işlenen fiil ve hareketlerle yeterli bağlantıyı kurmadığı ve bu nedenle adil bir dengenin sağlanamadığı gerekçesiyle iptaline karar vermiştir.
Bu düzenlemeyle, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına atıf yapılarak, noterlere gerçekleştirilen takım ve hareketlerin tespit edilmesi durumunda, durumu göz önünde bulundurarak disiplin cezalarının uygulanması karara bağlanmaktadır.

MADDE 3- Bu madde ile 1512 sayılı Kanun’un 126. Maddesi değiştirilmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 5/11/2024 tarihli ve E: 2024/185, K: 2024/178 sayılı kararında, mevcut düzenlemelerin disiplin cezalarının uygulanabileceği durumlarla yeterli bağlantı kuramadığı ve bunun sonucunda yeterli hukuki güvence sağlanamadığı gerekçesiyle iptaline gidilmiştir.
Bu madde ile belirlenen disiplin cezaları arasında uyarma, kınama, para cezası, geçici olarak işten çıkarma ve meslekten çıkarma bulunmaktadır. Önerilen düzenleme ile, noterlere verilen disiplin cezasının, görevlerini yerine getirmemesi durumunda gerektiği gibi uygulanabileceğine dair düzenlemeler yapılmaktadır.

MADDE 4- Bu madde ile 1512 sayılı Kanun’un 127. Maddesi başlığı değiştirilerek yeni düzenleme yapılmıştır.
“Bir üst veya alt derece disiplin cezası uygulanabilir” ibaresi eklenmiştir.
Disiplin cezasının verilmesini gerektiren fiilin öğrenilmesinden itibaren üç yıllık süre geçmeden işlemesi gereken disiplin soruşturması açılamayacaktır. Ayrıca, eylemin işlendiği tarihten itibaren beş yıl geçmişse disiplin cezası verilemeyecektir.

MADDE 5- 1512 sayılı Kanunun 157. Maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.

MADDE 6- 1512 sayılı Kanunun 159. Maddesi değiştirilmektedir.
MADDE 7- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. Maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde değişiklik yapılmaktadır.

MADDE 8- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. Maddesi değiştirilmektedir.
Bu düzenleme ile ceza miktarları arasında belirli bir artırma yapılması hedeflenmektedir.

MADDE 9- 5237 sayılı Kanunun 86. Maddesinde yapılan değişikliklerle ceza miktarlarının artırılması sağlanmaktadır.

MADDE 10- 5237 sayılı Kanunun 87. Maddesinin düzenlemesinde ceza artırımları hedeflenmektedir.

MADDE 11- 5237 sayılı Kanunun 106. Maddesinde düzenlemede değişiklik yapılmaktadır. Tehdit suçuyla mücadele edebilmek amacıyla ceza artırımları sağlanmaktadır.

MADDE 12- 5237 sayılı Kanunun 170. Maddesinde yeni düzenleme yapılmaktadır.
Bu düzenleme, silahla ateş ederek insanları tehdit eden fiillerin caydırıcılığını artırmayı hedeflemektedir.

MADDE 13- 5237 sayılı Kanunun 179. Maddesinde yapılan değişikliklerle trafik güvenliğiyle ilgili artırımlar hedeflenmektedir.

MADDE 14- 5237 sayılı Kanunun 223. Maddesinde ulaşım araçlarına yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. Bu düzenlemeyle hukuka aykırı davranışlarla ilgili hapis cezasının artırılması hedeflenmektedir.

MADDE 15- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 250. Maddesi değiştirilmektedir.

MADDE 16- 5275 sayılı Kanunun 11. Maddesinde düzenleme yapılmaktadır.

MADDE 17- 5275 sayılı Kanunun 15. Maddesinin düzenlemesi ile çocuk hükümlüler için düzenleme sağlanmaktadır.

MADDE 18- 5275 sayılı Kanunun 105/A Maddesi üzerine yeni bir cümle eklenmiştir.
Burada ceza infazı sürecinin etkinliğini artırmak amacıyla ölçütler belirlenmektedir.

MADDE 19- 5275 sayılı Kanunun 108. Maddesinde yapılan düzenlemeye göre ikinci defa tekerrür durumları ele alınmaktadır.

MADDE 20- 5275 sayılı Kanunun 110. Maddesinde ceza süreleri düzenlenmektedir.
Hükümlülerin mahkûmiyet durumlarına göre değişiklikler yapılmaktadır.

MADDE 21- 5275 sayılı Kanunun geçici 10. maddesine düzenlemeler yapılmaktadır. Bu düzenlemeler, infaz adaletinin sağlanması açısından önem arz etmektedir.

MADDE 22- 5275 sayılı Kanuna geçici bir madde eklenmiştir.

MADDE 23- 5651 sayılı Kanunun 2. maddesinde ve Anayasa Mahkemesi kararları ışığında düzenlemeler yapılmaktadır.

MADDE 24- 5651 sayılı Kanunun 8. maddesinde yapılacak değişiklikler üzerinde düzenlemeler gerçekleştirilmektedir.

MADDE 25- 5651 sayılı Kanunun 9. maddesinde de değişiklikler yapılmaktadır.
Böylece içeriği ihlal edilen kişilerin hakları korunmaya yönelik hukuksal adımlar güncellenmektedir.

MADDE 26- 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 27. Maddesinde değişiklik yapılmaktadır.

MADDE 27- 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanununun 28. Maddesinde düzenlemeler gerçekleştirilmiştir.

MADDE 28- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ek 1. maddesinde düzenler yapılmakta ve uygulama süreçleri geliştirilmektedir.

MADDE 29- Bu Kanunun uygulanacağı tarihe ilişkin yürürlük maddesi eklenmektedir.

MADDE 30- Bu Kanunun uygulanmasına yönelik yürütme maddesi düzenlenmektedir.

Yargıda Reform: Adaletin Güçlendirilmesi Hedefi!
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Medya Kamu ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!