Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı “Yeni Anayasa Gündemini Çarpıtma Gayretleri” başlıklı yazısında önemli değerlendirmelerde bulundu.
“YENİ ANAYASA GÜNDEMİNİ ÇARPITMA GAYRETLERİ (2)
Uçum, yeni anayasa hedefini tehlikeye atan girişimlere dikkat çekerek, bu bağlamda terörsüz bir Türkiye’ye geçiş sürecinde ortaya atılan asılsız iddialarla TBMM’nin anayasa yapamayacağına dair savların geçerliliğine değindi.
1-) En büyük yanıltma, “yeni anayasanın Terörsüz Türkiye hedefinin pazarlık unsuru olduğu” iddiasıdır. Bu tür kara propaganda, Terörsüz Türkiye hedefine yönelik bir fikri provokasyon barındırmaktadır.
Terörsüz Türkiye hedefi, vurgulandığı gibi kayıtsız ve şartsız bir devlet politikası olarak yürürlüğe girmiştir ve bu yöndeki somut adımlar da atılmaktadır.
Özellikle İmralı çağrısı ve fesih kararı, bu hedefin gerekliliklerini yerine getirmek için önemli bir aşama olmuştur. Pratikte de bu süreçlerin tek tek hayata geçirildiği görülmektedir.
Terörsüz Türkiye hedefinde geriye dönüşün söz konusu olmadığı her geçen gün daha da belirginleşmektedir.
Bu süreç içerisinde yeni anayasa, Terörsüz Türkiye hedefi ile asla “pazarlık ilişkisi” içinde anılmamıştır. Böyle bir pazarlığa dair somut bir gerçeklik de mevcut değildir. Dolayısıyla bu iddialar tamamen asılsızdır.
Elbette terörün her boyutunu sona erdirmek, Türkler ve Kürtler arasındaki kardeşlik bağlarını güçlendirecek ve demokratik siyasetin önündeki engelleri kaldıracaktır. Terörün varlığıyla mücadele, Türkiye’de demokratik siyaseti daha da sağlamlaştıracaktır.
En önemlisi, terör vesayetinden kurtulmuş aktörlerin bağımsız demokratik bir siyaset yapma olanağına kavuşmasıdır. Bu fırsatın değerinin bilinmesi ve etkin şekilde değerlendirilmesi kritik öneme sahiptir.
Yeni anayasanın hayata geçirilmesi açısından da terörizmin sona ermesi, gerekli koşulları olgunlaştıracaktır.
Ancak bütün bunları, yeni anayasada üniter yapıdan taviz verme iddialarıyla ilişkilendirmek bir yanlıştan ibarettir. Bu tür söylemler, Türkiye’nin Terörsüz Türkiye hedefini zayıflatmaya yönelik bir çabadır.
Oysaki yeni anayasanın dayanağı, Cumhuriyetin ve ilk dört maddenin esasları ile demokratik birikimdir. Türkiye’nin coğrafi ve siyasi birliği, üniter yapı ilkesinin tartışmaya kapalı olduğunu göstermektedir.
2-) TBMM’nin yeni anayasa yapamayacağına dair iddia ise gerici bir yaklaşımdır.
Asli kurucu ve tali kurucu iktidar ayrımına dayanan bu görüş, geçerliliğini yitirmiştir. Bu tür iddialar, genellikle darbe ve savaş gibi olumsuz örneklere dayandırılarak ortaya atılan, normatif bir geçerlilik taşımayan, güncelliğini yitirmiş bir tespit niteliğindedir.
Şu anda geçerli olan ilişki, halkın asli kurucu iradesi ile temsili kurucu irade olan Meclis arasındadır. Bu çerçevede TBMM, halk tarafından yetkilendirilmiştir.
TBMM’nin iradesi, yalnızca mevcut anayasa ile var olmuş bir iktidarın iradesi değildir. Bu irade, tarih boyunca varlık göstermiş olan halkın toplumsal ve siyasi temsilini ifade eden, norm üstü bir iradedir.
Yeni anayasa yapma yetkisi, halkın temsili kurucu irade olan TBMM’ye verdiği görevden kaynaklanmaktadır ve tartışmasızdır.
Öte yandan, yeni anayasa yapma hakkı halka ait olduğundan, TBMM’nin bu yeni anayasayı hangi oy sayısıyla kabul ederse etsin, halkın onayına sunması meşruiyet açısından zorunludur.
Bu nedenle, halkın onayı olmadan bir yeni anayasanın yürürlüğe girmesi, anayasa yapma hakkının gaspı anlamına gelecektir. Referandumsuz yeni anayasa senaryolarının ise demokratik ve hukuki bir geçerliliği yoktur.