Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milli Eğitim Bakanlığı’ndan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, TBMM’ye Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in cevaplaması istemiyle bir soru önergesi vermiştir. Özçağdaş, bu önerge çerçevesinde ücretli öğretmenlik sistemini eleştiren bir açıklama yaparak, “Ücretli öğretmenlik, büyük bir emek sömürüsüdür” demiştir. Özellikle kasım ayında maaşlarını alamayan ücretli öğretmenler konusunda endişelerini dile getiren CHP’li Özçağdaş, mevcut maaş seviyelerinin yetersizliğine dikkat çekmiştir.
Özçağdaş’ın açıklamalarına göre, ücretli öğretmenlerin ayda 120 saat çalışmaları durumunda dahi alabilecekleri üst sınır 19 bin lira olmaktadır. Ancak uygulamada, birçok öğretmenin aslında daha az saat çalıştırıldıkları ve buna karşılık 8 ila 10 bin lira arasında ücretler aldıkları belirtilmiştir. Bu durumun, öğretmenlerin ekonomik istikrarını tehdit ettiği vurgulanmaktadır. Ayrıca, ücretli öğretmenlerin yarım sigorta ile çalıştırılmaları, emeklilik gibi temel haklardan mahrum kalmalarına neden olmaktadır. Bu da eğitim alanındaki istihdam koşullarının ciddi biçimde sorgulanmasına yol açmaktadır.
Özçağdaş, ücretli öğretmenlerin kasım ayı maaşlarının henüz yatırılmamış olmasının da ciddi bir sorun olduğunu ifade etti. Öğretmenlerin maddi sıkıntılar içerisindeyken, eğitimdeki yükümlülüklerini yerine getirmeye çalıştıkları belirtilmiştir. Bu durum, hem öğretmenlerin motivasyonunu olumsuz etkilemekte hem de eğitim sisteminin kalitesini düşürmektedir. Eğitim çalışanlarının bu tür sorunlarla baş başa bırakılmasının, eğitim hizmetlerine olan güveni sarsacağı uyarısında bulunulmuştur.
Özçağdaş, “Eğitmenlerimiz, anayasanın getirdiği yükümlülüklere rağmen ücretli öğretmenlik adı altında, köle düzeninde çalıştırılıyor!” diyerek, durumun ciddiyetine dikkat çekmiştir. Bu tarz ifadeler, eğitimcilerin çalışma koşullarındaki adaletsizliği ve insanlık onuruna aykırı uygulamaları sorgulayan bir tepki olarak değerlendirilebilir.
Sonuç olarak, Eğitim Bakanlığı’nın uyguladığı ücretli öğretmenlik sistemi, hem ekonomik hem de sosyal açıdan ciddi eleştiriler almaktadır. Eğitim çalışanlarının haklarının yeterince korunmadığı, maaşların yetersiz olduğu ve bu çalışanların temel sosyal haklardan mahrum bırakıldığı açık bir şekilde dile getirilmektedir. Özçağdaş’ın ifade ettiği gibi, eğitimdeki kalitenin sürdürülebilir olması için, ücretli öğretmenlerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve haklarının güvence altına alınması gerekmektedir. Bu bağlamda yürütülen tartışmaların, eğitim politikalarını etkileyen bir konu olduğu ve toplum genelinde çeşitli sonuçlar doğurabileceği ifade edilmektedir.
Ece İÇMEZ
