Cumhurbaşkanı Danışmanı Mehmet Uçum, sosyal medya platformu X üzerindeki “Cumhurbaşkanı seçiminde istisnai adaylık” başlıklı yazısında, “2027’nin ikinci yarısında 360 milletvekili ile seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan bir defa daha, yani son kez aday olabilir.” düşüncesini ortaya koydu. Uçum’un bu yorumları, Türkiye’nin siyasi geleceğini şekillendirecek önemli bir tartışma konusu haline geldi.
CUMHURBAŞKANI SEÇİMİNDE İSTİSNAİ ADAYLIK
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi çerçevesinde, demokratik sistemin sağlıklı işlemesi için halkın önüne daha fazla seçenek çıkarılması ve temsilcilerin yenilenmesi gibi unsurlar önemli bir yer tutmaktadır. Ancak, dönem sınırlamalarının uygulanması, liderlik deneyimine ve yetkinliğine ihtiyaç duyulan kritik dönemlerde, ülkeleri dezavantajlı bir duruma düşürebilmektedir. Bu bağlamda, demokratik bir çerçeve içinde istisnai önlemler alınması durumunun dikkate alınması gereklidir. Meclis’in seçimleri yenileme yetkisi, bu anlamda önemli bir istisna mekanizmasını sağlamaktadır.
Anayasa hükümlerine göre, Cumhurbaşkanı’nın ikinci döneminde Meclis seçimlerin yenilenmesi kararını alırsa, aynı kişi bir defa daha aday olabilir (Anayasa m. 116/3). Bu durum, iki dönem kuralının bir istisnası olması sebebiyle ‘istisnai adaylık’ olarak adlandırılmaktadır. Bu tanımın içerisinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a özgü bir durumun bulunmadığı da açık bir şekilde belirtilmiştir. Yani, iki dönem üst üste Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişi için her zaman geçerli olan bir hukuksal istisnadır.
Erdoğan’ın istisnai adaylık imkanı, ancak ilgili anayasa hükmünün yürürlüğe girmesi ile mümkün olabilir. Bu yetki tamamen TBMM’ye aittir. Dolayısıyla Meclis, 7 Mayıs 2028 tarihinde düzenlenecek genel seçimlerden önce, örneğin 2027’nin ikinci yarısında, 360 milletvekili desteğiyle seçimlerin yenilenmesi kararı alırsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan bir defa daha son kez aday olabilecektir. İşte bu noktada bazı eleştiriler ve itirazlar öne çıkmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bir kez daha adaylık imkanı tanınmasının, anayasaya aykırı olduğu ve kişiye özgü imtiyazlar oluşturduğu gibi eleştirilerde bulunulması, hukuken mantık açısından çelişkili durumlar ortaya koymaktadır.
Eleştirilerin odak noktası, anayasal hükmün işletilmemesi yönünde olup, böyle bir hukuki imkanın yok sayılması ise tam anlamıyla bir cehalet örneği olarak değerlendirilmektedir. Her konunun, doğru bilgi ışığında tartışılması, demokratik bir kamuoyunun hakkıdır; bu bağlamda bilgi sahibi olmak şarttır.
Görülmektedir ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son kez aday olma ihtimali, hem yerel hem de uluslararası çevreleri ciddi şekilde rahatsız etmektedir. Emperyalist güçler, Erdoğan’sız bir Türkiye’nin, emperyalist stratejiler doğrultusunda hareket etmesi için daha elverişli bir ortam sağlayabileceğini düşünmektedir. İçeride de, Erdoğan’ın son kez oy pusulasında yer alacağının farkında olan bazı gruplar, bu durumdan ciddi şekilde tedirgin olmuşlardır. Adaylık imkanı doğarsa Erdoğan ile yüzleşmekten korkmaktadırlar, bu da muhalefetin potansiyel zaafiyeti olarak yorumlanmaktadır.
Sonuç olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a anayasal yoldan adaylık imkanı sunulması, muhalefetin cesaret gösterip demokratik rekabete girmesi olarak anlaşılmalıdır. Zira, hukuksal açıdan geçerli olan bu durum, muhalefetin kendi siyasi çizgisini de gözden geçirmesi ihtiyacını doğurmaktadır