Terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarına kavuşmak isteyen ailelerin başlattığı oturma eylemi, 3 Eylül 2019 tarihinde HDP il binası önünde başlamış olup, şu an 1917’nci gününde devam etmektedir. Aileler, her gün umutla çocuklarını beklemekte ve onların dönmesini istemektedirler. Bu süreçte anneler, çocuklarının fotoğrafları ile meydana gelerek, sadece varlıklarıyla değil, aynı zamanda sesleriyle de bu durumu protesto etmektedirler.
Oturma eyleminin içinde yer alan annelerden biri olan Saliha Tokay, yıllardır göremediği oğlu Mehmet’i çok özlediğini belirtti. Tokay, “Evlatlarımızın ellerinden alındığını” ifade ederek, “Oğlumun peşini bırakmayacağım. Evlatlarımıza hasretiz. Çocuklarımız için çaba gösteren devletimizdir. Yaz kış, gece gündüz demeden burada eylem yapıyoruz. Oğlum gelsin devlet güçlerine teslim olsun” şeklinde konuştu. Annesinin yürek parçalayan bu sözleri, hem onun duyduğu derin acıyı hem de üzüntüyü açıkça yansıtmaktadır.
Başka bir katılımcı olan Cuma Teker, ağabeyi Muhammed Emin Teker için düzenlenen eyleme katıldığını ve ağabeyinin döneceği günü umutla beklediğini belirtti. Teker, “Ağabeyimin gelip teslim olmasını istiyorum. Devletimiz her daim yanımızda. Bu mücadelemiz devam edecek” diyerek, onların aile ve devlet arasındaki dayanışmanın önemine değindi. Aileler, devletin bu süreçteki destekleyici rolüne de vurgu yaparak, bu eylemleri sonlandırmadan süreklerini devam ettireceklerini dile getirdiler.
Oturma eylemi, ailelerin evlatlarına kavuşma istekleriyle dolu bir duygunun dışavurumu olarak öne çıkmakta. Her gün düzenli bir şekilde sürdürülen bu eylem, sadece aileler için değil, toplumun diğer kesimleri için de büyük önem taşımaktadır. Çünkü, kayıpların ve bu eylemin özünde yatan umut, birlik ve beraberlik duygusu, sadece bu aileleri değil, birçok insanı etkileyen geniş bir anlam taşımaktadır. Aileler, tarih boyunca bu tür kayıplarla karşı karşıya kalmış ve her defasında daha da güçlenerek çıkmışlardır.
Bu etkinlik, vatandaşların olaylara duyarsız kalmaması gerektiğini de göstermektedir. Aileler, çocuklarının güvenli bir şekilde geri dönmesini isteyen, birbirlerini anlayan ve destekleyen bir topluluk oluşturmuşlardır. Saliha Tokay ve Cuma Teker gibi aileler, devletin bu konudaki çabalarının yanı sıra toplumsal dayanışmanın da büyük bir önem taşıdığına inanmaktadırlar.
Sonuç olarak, terör örgütü PKK tarafından kaçırılan çocuklarına kavuşmak isteyen ailelerin oturma eylemi, 1917 günden beri devam eden ve hala bitmeyecek gibi görünen bir mücadeledir. Ailelerin sesinin duyulması, evlatlarına kavuşma hayalinin gerçeğe dönüşmesi ve toplumsal bir sorunun çözülmesi adına atılan bu önemli adımlar, toplum ve devlet arasında bir köprü kurma çabası içerisinde olduğu gibi, insanların yaşadığı derin acılara da bir ışık tutmaktadır.