Suriyeli muhaliflerin, 3 gün içinde Halep kent merkezine ulaşmaları Şam yönetimini derin bir şoka soktu. Söz konusu gelişme, Suriye hükümetinin, muhaliflerin bu kadar hızlı bir ilerleyişi konusunda hiçbir askeri hazırlık yapmamış olmasının yanı sıra, ortaya çıkan güvenlik açığını da gözler önüne serdi. Yaklaşık 20 bin savaşçının Halep’e akın etmesi sonucu, hükümet güçleri güney bölgesine çekilmeyi tercih etti ve böylece Suriye’nin ikinci büyük kenti Halep, muhaliflerin kontrolüne geçti.
Bu gelişmenin yanı sıra, İdlib kırsalında HTŞ’ye bağlı güçlerin operasyonlarına devam ettiği ve ciddi bir ilerleme kaydettiği bildiriliyor. Hama’da çatışmaların başlaması an meselesi gibi görünüyor. El Bab yönünden yeni bir cephe açılması ile birlikte, Tadif ve çevresinin çatışma olmadan ele geçirilmesi, hükümetin stratejik hataları olarak değerlendirildi. Çekilme sırasında, ABD destekli terör örgütü YPG’ye kritik bölgelerin teslim edilmesi de dikkat çekti. Hükümet yetkilileri, “Biz savunamıyoruz” diyerek Menbiç’ten Tel Rıfat’a uzanan bir bağlantı hattının YPG tarafından kurulmasına olanak sağladı.
Halep’in batısında Rusya’nın hava saldırılarının az olduğu görülürken, El Bab cephesi söz konusu olduğunda Rusya’nın bir harekete geçtiği görüldü. Rusya, “Daha fazla ilerlemeyin. Yoksa YPG’yi koruruz” mesajı ile Suriye hükümetine uyarıda bulundu. Bu duruma tepki olarak, rejim askerleri geri çekildi ve askeri hazırlık yapması gerektiğini fark etti. Irak’tan Haşdi Şabi birliklerinin bölgeye geleceği bilgi edinilirken, Palmira’yı savunan birliklerin de yeni bölgelere kaydırılması planlandı. Rejim, Halep’i geri almak için Rusya ve İran ile birlikte neler yapabileceğini düşünmekte.
—
YPG ile HTŞ arasındaki bir çatışma mı hedefleniyor? Halep operasyonunu başlatan HTŞ, ABD’nin terör örgütleri listesinde yer alıyor. Ancak Suriye’deki Amerikan stratejisi genellikle YPG’nin korunması üzerine olduğu için bu örgüte yönelik bir saldırı gelmemişti. Eğer Halep’te YPG ile HTŞ karşı karşıya gelirlerse, bu durum ABD’nin bölgede hava bombardımanlarına başlayabileceğine dair ipuçları verebilir. Aynı zamanda, YPG, daha önce benzer çatışmalarda olduğu gibi ABD’nin desteğiyle Suriye’deki etkinliğini arttırabileceği sonucu çıkıyor. Esed rejimi, YPG ile bir anlaşmaya vararak, belki de bir federasyon oluşturma peşinde. Zira rejim, kendi sınırları içindeki petrolü YPG’den parayla satın almakla meşgul. Enerji kaynaklarının %70’i YPG’nin kontrolünde ve muhaliflerle bu tür bir pazarlığa oturacak durumda değiller.
Rejim, haliyle zorunlu bir kumar oynamak zorunda kaldı; federasyonu kabul etme ya da hükümetin düşmesi riski. Ordu güçlerinin kuşatılması veya yeniden yapılanmasına karşılık, Halep’in çatışmasız teslim edilmesini kabullenmiş durumdalar. İşte bu nedenle Rusya’nın ve İran’ın bu süreçteki rolleri kritik bir öneme sahip.
İran’a bakıldığında ise, Hizbullah’ın etkisinin ciddi şekilde kırıldığı, yeni liderinin çatışmayı sonlandırmayı hedeflediği Tahran’da oturduğu görülüyor. Dolayısıyla İran’ın mevcut kazanımlarını korumak konusunda ciddi bir hamle yapması beklenmiyor. Tahran ve Beyrut hatlarını korumaya çalışacaklardır. Öte yandan Rusya’nın da Ukrayna savaşı nedeniyle Suriye’deki varlığının azaldığını biliyoruz. Moskova’nın Esed rejimini korumak için büyük hamleler yapması beklenmiyor.
—
30 KM’LİK GÜVENLİ HAT YENİDEN GÜNDEMDE
Türkiye, terörle mücadele alanında birçok ülkeye ön
