Prof. Dr. Raşit Küçük, Türkiye’nin en önemli ilim insanlarından biri olarak, özellikle Hadis alanında derin bir bilgiye sahip olup, çok sayıda insan yetiştirmiştir. Raşit Hoca’nın ilmi birikimi, yalnızca akademik dünyada değil, aynı zamanda ülkemizi yöneten illerde de önemli bir etkiye sahiptir. Bugün, ülkemizdeki en üst düzey yönetici ve siyasetçilere yönelik yetiştirdiği öğrenciler ve onlara sağladığı danışmanlık sayesinde, ülkemizin yönetiminde önemli rol oynamıştır.
Raşit Hoca’nın hayat hikayesini, onunla gerçekleştirdiğimiz görüşmeler aracılığıyla her pazar sizlerle paylaşmayı planlıyoruz. Bu görüşmelerin bir derlemesi olarak “Raşit Küçük, Hatırımda Kalanlar” adlı eser, Hayat Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Bu kitap, Hocamızın Türkiye’nin en uzak köylerinden birinden başlayarak, başarılarla dolu hikayesinin genç nesillere ilham vermesi umuduyla kaleme alınmıştır.
Raşit Hoca ile yaptığımız söyleşilerde, köyündeki sosyal yapının önemine değinmiş ve köyün geçmişteki disiplinli yaşam tarzını anlatmıştır. Hoca’nın ifadelerine göre, köydeki tüm erkekler sabah namazında camiye gider, namaz kılmayan kişiler, topluca evlerine giderek “herhalde bu öldü, ölmese buraya gelirdi” mantığıyla hareket ederdi. Ancak zamanla köyün bu özelliği kaybolmuş; köydeki insanların sayısı azalmış ve sosyal ilişkiler zayıflamıştır.
Hoca’nın anlattığına göre, geçmişte köydeki kişi sayısı fazlayken, bu nüfus düşüklüğüyle birlikte köyde kardeşlik ve dayanışma duyguları da zayıflamıştır. Raşit Hoca’nın annesi, “Oğlum, haram kazananlar bu köye haram para soktu herhalde, her şey bozulmaya başladı” derdi. Bu sözü, yaşadığı köyün değerlerinin zamanla yitirilmesi üzerine ifade etmiştir.
İBRETLİK BİR DURUM
Bir gün Raşit Hoca, köyün üstündeki büyük bir kayanın altına doğru yürüyüş yaparken, o alandaki evleri göstermiştir. “Bak, şu falan Kadı’nın evi, bu filan Kadı’nın evi” diyerek, köydeki haram kazanmanın evin yıkılmasına yol açtığına dair bir örnek verdi. Kendi gözlemleriyle, haram ve rüşvetin bulunduğu evlerin yıkıldığını, az rüşvet yiyen evlerin ise ayakta kaldığını ifade etmiştir. Bu durum, “Haramın binası olmaz, rüşvetin binası olmaz” düşüncesinin somut bir örneği olarak hafızasına kazınmıştır.
Raşit Hoca, köyünün İstanbul ile tarih boyunca etkileşimde bulunduğundan, dilinin ve kültürünün İstanbul ile yakınlık taşıdığını belirtmiştir. Kendisi, köydeki Kadı Efendilerinin eğitim hayatını, önce Geriş medresesinde okumalarından başlayarak İstanbul’a kadar uzanan bir süreçle anlatmaktadır. Bu süreç, köydeki eğitim kültürünün geçmişten günümüze nasıl bir gelişim göstermiş olduğunu da ortaya koymaktadır.
Köyde iki medrese olmasına rağmen, Hoca’nın çocukluk hatıralarında bu medreselerin artık yıkıldığını belirtmiştir. Ancak köyde herkesin “medrese suyu” olarak adlandırdığı bir su kaynağının hala varlığını sürdürdüğünü ifade etmiştir. Minareli Köyü’nden gelen çocukların bu medreselerde eğitim almak için 5 kilometre yürüyerek geldiklerini de hatırlatmıştır.
Bu şekilde Raşit Hoca’nın, Türkiye’nin köy ve şehir yapılarındaki değişimleri, bireylerin sosyal ilişkilerinin bozulmasında nedensellik arz eden unsurları ve geleneksel değerlerin önemini vurguladığına şahit olmuş oluyoruz. Onun hayat hikayesi, pek çok açıdan ilham verici ve ders niteliğindedir.
Ferman Karaçam
YouTube:
