Cengiz KARAGÖZ – Sağlık Çalışanları Hak ve Mücadele Derneği’nin (SAHADER) yaptığı detaylı bir araştırma, Türkiye’nin Memur Sendikaları Konfederasyonu’na (Memur-Sen) bağlı olan Sağlık-Sen’in sağlık alanında sağladığı ayrıcalıkları gündeme getirdi. Araştırmada ülke genelinde 120 adet Sağlık-Sen yöneticisinin, aynı zamanda kamu hastanelerinde yönetici olarak görev yaptıkları tespit edildi. Bu durum, SAHADER tarafından Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi’ne (CİMER) yapılan bir soruşturma süreciyle de ifade edilmiştir. Başvuruda, aynı sendikadan olan yöneticilerin kamu sağlık kurumlarına atanma kriterleri ve aynı anda sendika ve kamu kurumlarında yöneticilik yapmanın etik olup olmadığına dair sorular yöneltilmiştir.
‘LİYAKAT ARAMIYORLAR’
CİMER’den gelen yanıtta, “Sözleşmeli statüdeki görev alma istekleri, il sağlık müdürlüğü tarafından yapılacak teklif doğrultusunda, 663 sayılı KHK’nin 42. maddesinde belirtilen şartlar çerçevesinde bakanlığımızca değerlendirilmektedir” denildi. Ancak, bu maddeyi incelediğimizde, herhangi bir liyakat kriterinin bulunmadığı ve sendika yöneticilerinin, il sağlık müdürlükleri tarafından tavsiye edilmesinin ardından onaylandığı ortaya çıkmaktadır.
SAHADER Başkanı Abdullah Aktürk, konuya ilişkin Cumhuriyet gazetesine açıklamalarda bulundu. Aktürk, “Bu durum, Sağlık Bakanlığı’nın bilinçli bir şekilde bu yapıyı desteklediğini ve liyakat ile adalet gibi kriterlerin aranmadan, yalnızca sendika bağlantıları üzerinden atamaların gerçekleştirildiğini göstermektedir. Bu açıklama, resmi olarak bu sendikanın Sağlık Bakanlığı’na hâkim olduğunun açık bir delilidir. Bakanlığı, sözleşmeli rant yöneticiliğini sona erdirmeye ve şeffaf, liyakat esaslı bir yönetim sistemine geçmeye davet ediyoruz” şeklinde belirtti. Böylece, sağlık alanındaki sendika yönetimlerinin kamu ile olan temasının sorgulanır hale geldiği ifade edilmektedir.