Son yıllarda sağlık hizmetlerinde artan şiddet olayları, tıp fakültesi öğrencilerinin uzmanlık alanlarını seçme kararlarını önemli ölçüde etkilemeye başladı. Yapılan araştırmalar, özellikle sağlıkta yaşanan şiddetin, genç hekim adaylarının kariyer tercihlerini değiştirdiğini ortaya koymaktadır. Başlangıçta cerrahi branşlara yönelen tıp fakültesi öğrencileri, eğitimleri ilerledikçe daha az risk taşıyan alanlara yöneliyor. Bu durum, sağlık camiasında büyük bir endişe kaynağı haline gelmiştir.
Şiddetle Gelen Tercih Değişikliği
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Dr. Gökmen Karabağ ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden Dr. Muhammed Alp Özdemir’in birlikte yürüttüğü bir çalışma, sağlıkta şiddetin, genç hekim adaylarının uzmanlık seçimlerinde yarattığı olumsuz etkileri gözler önüne seriyor. Bu çalışma, Adli Tıp Bülteni’nde yayımlanarak bilim dünyasında dikkat çekmiştir.
BirGün’ün aktardığına göre, araştırmaya katılan 983 tıp fakültesi öğrencisinin tercihlerinin incelenmesi sonucu, birinci sınıf öğrencilerinin çoğunlukla Kalp ve Damar Cerrahisi gibi cerrahi branşlara yöneldiği görülmüştür. Ancak öğrencilerin mezuniyet dönemine yaklaşırken bu eğilim değişiyor ve aile hekimliği, dermatoloji gibi daha az riskli alanlar öncelikli hale geliyor. Özellikle altıncı sınıfa gelindiğinde öğrencilerin ilk üç tercihi aile hekimliği, dermatoloji ve göz hastalıkları olarak sıralanmıştır.
Sağlıkta Şiddet ve Branş Tercihleri
Araştırmanın bulgularına göre, hekim adaylarının şiddet olayları karşısındaki tutum ve deneyimleri şu şekildedir:
- Öğrencilerin %53,3’ü şiddet olaylarının uzmanlık sınavı tercihlerini etkilediğini belirtmiştir.
- Katılımcıların %15,9’u sağlık hizmeti sunarken şiddetle karşılaştığını ifade etmiştir. Şiddet vakalarının çoğunun acil servislerde yaşandığı gözlemlenmiştir.
- Şiddet olaylarının faillerinin çoğunluğunu 30-45 yaş aralığındaki erkekler oluşturmaktadır.
Önlemler Yetersiz, Hukuki Destek Şart
Araştırmada katılımcı öğrenciler, mevcut güvenlik önlemlerinin yetersiz olduğunu vurgularken, şiddetle mücadele için hukuki ve idari desteklerin sağlanması gerektiğini ifade etmişlerdir. Bununla birlikte, fiziki şartların iyileştirilmesi ve personel eksikliğinin giderilmesi, çözüm önerileri arasında öncelikli olarak yer almaktadır. Sistemsel ve hukuki altyapının güçlendirilmesi, hekimlerin daha güvenli bir çalışma ortamına kavuşmaları açısından kritik bir öneme sahiptir.
Çalışmanın sonuç kısmında, “Hekime yönelik şiddete karşı sistemsel ve hukuki altyapının doğru bir şekilde hayata geçirilmesi” gerektiği belirtilmiştir. Bu durum, sağlık hizmetlerinde çalışanların güvenliğini sağlamak ve onların mesleki tercihlerini olumlu yönde etkilemek için büyük bir adım olacaktır.