Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin prim borçlarıyla ilgili kamuoyunu bilgilendirme amacıyla bir açıklama yaptı. Açıklamada, SGK’nın prim gelirlerini toplarken hiçbir kurum veya birey ayrımı gözetmediği ve tüm borçlulara karşı eşit bir tutum sergilediği vurgulandı. Bu çerçevede, SGK tarafından prim borçlarının takip edilmesinin “siyasi bir saldırı” olarak görülemeyeceği ifade edildi.
Açıklamanın devamında SGK’nın, birikmiş ve sürdürülemez bir seviyeye ulaşan prim borçlarının tahsiline yönelik birincil amacını gerçekleştirmeye çabaladığı belirtildi. Bu bağlamda, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin SGK’ya olan borcunun, 2024 Eylül ayı itibarıyla toplam 8,8 milyar liraya yükseldiği kaydedildi. Son yedi ay içinde belediyenin SGK’ya olan borcu 4,5 milyar liradan 8,4 milyar TL’ye, ardından 8,8 milyar liraya çıkmıştır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin, 6183 sayılı Kanun’un 48/A maddesi çerçevesinde borçlarının tecili için yaptığı başvurunun, kanunda belirtilen şartları taşımadığı için geçersiz olduğu ifade edildi. Bu madde, mali açıdan sıkıntı yaşayan ve borcun vadesinin bir yılı geçmemiş mükelleflere uygulanabilirken, bugüne kadar deprem bölgesi belediyeleri dahi dahil olmak üzere hiçbir belediyeye bu kapsamda tecil işlemi yapılmadığına dikkat çekildi.
6183 sayılı Kanun’un 48. maddesi gereği, borcun %10’unun peşin olarak ödenmesi ve geri kalan borcun %50’si oranında teminat gösterilmesi gibi şartlar bulunurken, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin teminat olarak gösterdiği gayrimenkullerin üzerinde bulunan hacizler nedeniyle bu varlıkların geçerli teminat olamayacağı belirtildi. Dolayısıyla bu başvuru geçersiz sayılarak SGK Yönetim Kurulu’nda dahi değerlendirilmeye alınmadığı aktarıldı. Üzerinde haciz olan gayrimenkullerin teminat olarak gösterilmesinin, iyi niyetli bir yaklaşım sergilemekten uzak olduğu ifade edildi.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nın SGK ile rızaen bir anlaşma yapıldığına yönelik iddiaları ise SGK tarafından yalanlandı. Mevzuatta ve borçların ödendiği yöntemler arasında “rızaen anlaşma şekli” bulunmadığı konusunda kesin bir açıklama yapıldı ve SGK’nın bu yönde herhangi bir anlaşma da gerçekleştirmediği belirtildi.
Sonuç olarak, SGK, yasal yükümlülüklerini yerine getirme süreçlerinin siyasi polemiklerin konusu olmasından üzüntü duyduğunu dile getirerek, bu durumun kamuoyunda yanlış bir algı yaratmaması gerektiğini vurguladı. Geçmişte gerçekleşen bu süreçler ışığında, SGK’nın amacının yalnızca tahsilat yapmak ve sistemin sürdürülebilirliğini sağlamak olduğunu net bir şekilde ortaya koydu.
