Ülkemizde son günlerde yaşanan siyasi gerginlikler ve toplumda meydana gelen huzursuzlukların merkezinde Nasuh Mahruki’nin gözaltına alınması yer alıyor. Mahruki, hükümeti eleştiren açılımlarda bulunarak, kamuoyunu ayaklanmaya çağırdı ve “ölülere oy kullandırdığı” iddialarını yayarak Yüksek Seçim Kurulu (YSK) üyelerini hedef aldı. Bu durum, kendisine yönelik sert tepkilere neden oldu ve muhalefet partilerinin de dikkatini çekti.
YSK’YA TEHDİTLER SAVURDU
Özellikle YSK Başkanı Ahmet Yener’in, “Artık dünyada değişim, gelişim, teknoloji en üst düzeyde kullanılıyor. Elektronik oylama sistemi ile ilgili tüm hazırlıklarımızı yaptık. Karar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde.” şeklindeki açıklamasını alıntılayan Mahruki, iktidarın FETÖ’den aldığı akılla seçimlerde usulsüzlük yaptığını öne sürdü. “İktidar, FETÖ’den aldığı akılla ölülere bile oy kullandırıyor, sayısız yabancıya yasadışı vatandaşlık dağıtıyor ve seçimleri hem CHP’nin yanlış aday göstermesiyle hem de sahtekarlıkla kazanıyor,” ifadeleriyle Büyük Millet Meclisi’ni hedef alması dikkat çekti.
VATANA İHANETLE SUÇLADI
Mahruki, YSK’nın işleyişine yönelik eleştirilerini sürdürerek, “Devran değiştiğinde bütün üyeleri vatana ihanetten yargılanacak olan ve Anayasa’yı ihlal etmenin ötesinde Anayasa’yı tağyir, tebdil, ilgadan yani Anayasa’yı kaldırma, bozma ve hükümsüz bırakmadan yani Anayasal Düzeni yürürlükten kaldırma suçlarından yargılanacak olan ve her seferinde benzer suçları fütursuzca işleyen YSK’dan adaletli bir seçim beklemek işbirlikçilik ve ihanet değilse aptallıktır,” diyerek bu kurumu açıkça tehdit etti.
Bu tür ifadeler, Mahruki’nin toplumsal huzursuzluğu körüklemek amacıyla bilinçli olarak kullandığı bir dil olduğunu gösteriyor. Kendisi, mevcut hükümeti ve YSK’yı hedef alarak, seçmenler arasında kutuplaşma yaratmaya çalışıyor. Mahruki’nin açıklamaları, demokratik süreçlere saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulayan birçok kişi tarafından şiddetle kınandı. Özellikle, seçim süreçlerinin düzgün, adaletli ve tarafsız bir şekilde yürütülmesi gerektiği sık sık belirtiliyor.
Mahruki’nin bu tür hareketlerinin, toplumsal barışa ve istikrara zarar verdiği düşünülüyor. Sonuç olarak, halkı provoke eden, kurumları hedef gösteren ve siyasi otoriteyi tartışmalı hale getiren söylemler, ülkede daha fazla çatışmaya yol açabilir. Tüm bu gelişmelerin gölgesinde, seçimlerin yaklaşmasıyla birlikte, siyasetteki gergin ortamın daha da tırmanması bekleniyor. Mahruki’nin durumu ve yaptığı açıklamalar, sadece kendi kişisel görüşlerini değil, aynı zamanda daha geniş bir siyasi tartışmanın da sembolü olarak öne çıkıyor.
