Koronavirüs tartışmaları sırasında aniden “Sokağa çıkma yasağı” konusu gündeme geldi. Ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifasıyla birlikte gelişmeler, biyolojik bir krizden siyasi bir kaosa dönüşmeye başladı. Koronanın bir parçası olduğu uluslararası süreç, dünyayı son derece hassas hale getirirken, Türkiye’yi de benzer şekilde etkiledi. Soylu’nun istifası neden oldu? Bu soruya yanıt aramak için geriye dönmek gerekiyor. Soylu, sokağa çıkma yasaklarının ardından yaptığı açıklamada, bu kararın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Sağlık Bakanı Koca ile birlikte alındığını ifade etti. Mevcut duruma göre de başka bir yolun izlenmesi beklenemezdi. Soylu, yayına girmeden kısa bir süre önce Ankara’dan aldığı bir telefonla yayın kesildi ve görüşme sonrasında devam edildi. Yasağın uygulamaya konulmasından önce valiliklere bu durum iletilmedi; genelgenin tarihi, bir gün önceye işaret ediyordu. Bu durum, yasaktan haberdar olan tüm yetkililerin bilgisi dahilindeydi ve kimseye hesap sorulması beklenmiyordu.
Ayrıca, “Sokağa çıkma yasası” etrafında meydana gelen yetki karmaşası dikkat çekici bir başka husus. Görünüşe göre bazı çevreler, yaşanan olumsuz gelişmeleri bahane ederek Soylu’yu günah keçisi yapmak istemiş olabilir. Hatta bazıları bu durumu, onun görevden affını sağlamak için bir fırsat olarak değerlendiriyor olabilir.
Bu konulardaki gerçeklere ulaşmak çok zor görünüyor; dolayısıyla spekülasyonlarla yetinmek durumundayız. Soylu’nun istifasının kabul edilmediği ve geri döndüğü göz önünde bulundurulursa, konuyla ilgili daha fazla bir açıklama yapılması beklenmiyor. Ancak, parti içinde ve dışında, toplumda bu mesele gündemde kalmaya devam edecek. Gerçeklerin yerini söylentiler alacak; unutulmamalıdır ki, bir söylenti kimi zaman tehlikeli gerçeklerden bile daha zararlı olabilir.
Süleyman Soylu’nun istifa sürecinde neler yaşandığını bilmeyiz. Soylu, bu kararı vermeden önce kimlerle görüştü ya da neden Beştepe neden geç bir tepki verdi? Bu soruların yanıtları hala belirsizliğini koruyor.
Soylu’nun istifasını açıklamasının ardından sosyal medyada büyük bir etkileşim meydana geldi ve kısa sürede 1 milyondan fazla destek mesajı aldığını görüyoruz. Nihayetinde istifanın kabul edilmediği duyurulsa da, halk arasında zaten yayılmış olan kaygı ve tepkiler oldukça belirgin. MHP lideri Bahçeli, istifanın kabul edilmemesinden memnun olduğunu dile getirirken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise durumun bir olgunluk meselesi olduğunu vurguladı ve Soylu’nun gösterdiği olgunluğa teşekkür etti. Bazı çevreler ise tüm bunların bir tiyatro olduğunu savundu.
Ayrıca, gece yarısı sokağa çıkan destekçileri ve Soylu’ya destek çağrısı yapanları da unutmamak gerekir; diğer yandan, istifanın kabul edilmediğini öğrenen bazıları ise kutlama yaptı. Bu tartışmaya doğrudan dahil olmamasıyla tanınan Berat Albayrak ve sosyal medyada ‘Pelikancı’ olarak bilinen gruba da tepki yağdı.
Görünüşe göre AK Parti’de suların durulması kolay olmayacak. “Erdoğan sonrası” senaryolarını planlayanların, artık Soylu’nun rolünü de göz önünde bulundurması gerekecek. Soylu, partide, tabanda ve teşkilatlarda önemli bir figür olarak varlığını sürdürüyor; bu durum da ilerideki siyasi mücadeleleri etkileyecektir. Özellikle “Karadeniz grubu” içindeki ayrışmalar, bu konunun sonucu olacaktır. Soylu, köklü bir siyasi geçmişe sahip; içişleri alanında da önemli bir kadro bulundurduğu için, içeride tutmak da, dışarıda bırakmak da düşündürücü bir durum yaratacaktır. “Erdoğan sonrası” hesap yapacak olanların dikkatli olması gerekiyor.
