Türkiye’de turizm sektöründe yaşanan trajik bir olay, Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de meydana gelen yangın oldu. Bu yangında, 36’sı çocuk olmak üzere toplamda 78 kişi hayatını kaybetti. Olayın ardından, Türkiye Cumhuriyeti Turizm Bakanlığı, “sorumlu itfaiye” ifadesini kullanarak durumu değerlendirdi. Ancak, mesuliyetin kimde olduğuna yönelik suçlamalar, Bolu Belediyesi ile Bakanlık arasında devam eden bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Tutuklama sürecine tabi tutulan otel sahibi Halit Ergül, yetkilendirilmiş özel şirketi sorumlu gösterirken, şirket ise “yangın belgesi vermiyoruz” diyerek savunma yaptı. Bu noktada, çeşitli kurumlar arasında yangın güvenliği konusundaki “yetki tartışması” sürerken, sorumluların alacağı cezaların ne olacağı merakla bekleniyor.
Yangın teknolojisi ve denetim süreçlerinin belirlenmesinde yaşanan bu sorunlar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yaptığı açıklamalarla daha da belirgin hale geldi. Ersoy, yangın denetleme yetkilerinin Bolu Belediyesi’nde olduğunu belirtirken, otelin denetim süreçlerinin Bakanlığın belirlediği firma tarafından gerçekleştirildiğini de açıkladı. Öte yandan, otelin son dönem denetiminin 15 Aralık 2022’de yapıldığı, bu denetimde yangına dair herhangi bir eksiklik bulunmadığı ifade edildi. Ancak, denetimi gerçekleştiren firma, yetkilerinin yangın güvenliği konusunda olmadığı iddiasında ısrarcıydı.
SORUMLULAR NASIL BİR CEZA ALACAK?
Olayla ilgili yasal süreç devam ederken, sorumluların alacağı ceza da hukuki olarak sorgulanmaya başlandı. Avukat Rezan Epözdemir, ölüm ve yaralanma olaylarının Türk Ceza Kanunu’nun 85. maddesi gereğince tedbirsizlikle meydana geldiği belirtildi. Bu durumun cezası 2 ila 15 yıl arasında hapis cezası olarak öngörülmektedir. Genel bir yargı olarak, otelin sahibi, sorumlu müdürü ve işletmecisinin hukuken sorumlu tutulabileceği ifade edilmektedir. Yangının çıktığı kafenin sorumluluğu da olası müdahale eksikliklerine dayandırılarak gerek belediye yetkilileri gerekse de yangın güvenliği için denetim yapan kişilerin üzerine düşen sorumluluklar tartışılmaktadır.
“EN ÜST SINIR 15 YIL VERİLİRSE SADECE 4 YIL YATARI VAR”
Avukat Hadi Dündar, olayla ilgili ceza hesaplamalarının önemine değinerek, 78 kişinin ölümüne neden olan kişiler için yalnızca bir ceza verileceğini ve bu cezanın da TCK’nın 85. maddesinde belirlenen çerçeveye uygun olacağını belirtti. Yargılama sonucunda en üst cezanın 15 yıl olabileceği öngörülse de, cezanın infazını etkileyen unsurlar hukuki olarak durumu değiştirmektedir. Dündar’a göre, mahkeme taksirli suçlara uygulanan infaz yasalarından dolayı, ağır bir ceza verilse bile, sanıklar yalnızca 4 yıl hapis cezası alabilir. Bu da cezanın yarıya düşmesine neden olacaktır.
HAKİM OLASI KAST’A SOKABİLİR Mİ?
Dündar, duruşmayı yöneten hakimin yorum yetkisinin bulunması sebebiyle cezai müeyyideyi değiştirebileceği üzerine de açıklamalarda bulundu. Eğer hakim, suçun “olası kast” kapsamında değerlendirilmesine karar verirse, her bir ölen kişi için ayrı ayrı ceza verilebilir. Bu durumda, cezai yaptırımların maksimum seviyesi 30 yılı bulabilir. Ancak böyle bir kararın çıkması, hukuki süreçlerin karmaşık yapısının ve olayın hassasiyetinin oluşturduğu belirsizliklerden dolayı zor bir durum olarak değerlendirilmektedir. Sonuç olarak, olayın Cezai boyutunun yanı sıra, yapılan denetimlerin etkinliği ve zayıflıkları da sorgulanmaya devam ediyor.
