Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, son günlerde dikkatleri üzerine çeken yenidoğan çetesi soruşturması hakkında yeni bilgileri kamuoyuyla paylaştı. Bakan Işıkhan, yapılan teftişlerin son aşamalarına yaklaşıldığını belirterek, Sağlık Bakanlığı’nın aldığı ruhsat iptalleri kararı doğrultusunda mağdur olan hastanelere yapılan ödemelerin durdurulduğunu ifade etti. Özellikle bu hastanelerin, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile olan sözleşmelerinin de iptal edildiğini vurguladı.
Bakan Işıkhan, yürütülen soruşturmanın Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Cumhuriyet Savcılığı ile ortaklaşa titizlikle sürdürüldüğünü belirtti. Konuyla ilgili olarak, “SGK olarak finansal boyutuyla ve adli boyutuyla bu işin takipçisi olduğumuzun ve sorumluların gerekli cezaları alması için gayret ettiğimizin bilinmesini isterim,” şeklinde konuştu. Bu açıklamalar, soruşturmanın ciddiyetini ve hükümetin konuyla ne kadar ilgili olduğunu göstermektedir.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame, soruşturma kapsamında oldukça çarpıcı detaylar içermektedir. İddianamede, ölen 10 bebek “maktul” olarak nitelendirilirken, olayda mağdur olan 5 kişi “müşteki” olarak tanımlanıyor. Ayrıca, Sosyal Güvenlik Kurumu İstanbul İl Müdürlüğü “suçtan zarar gören” taraf olarak gösterilirken, sağlık şirketleri ve hastaneler de “malen sorumlu” olarak belirtilmiştir. İddianamede toplamda 47 kişi “sanık” olarak yer almaktadır.
Özellikle dikkat çeken sanıklardan ikisi, Fırat Sarı ve İlker Gönen, iddianamede “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “nitelikli dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve 11 kez uygulanacak “resmi belgede sahtecilik” suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9 aya kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları talep edilmektedir. Diğer bir sanık olan Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise “kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi”, “kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi”, “kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık”, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” ve “resmi belgede sahtecilik” gibi ağır suçlamalarla 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istenmektedir.
Diğer sanıklar hakkında da benzer suçlarla hapis cezaları öngörülürken, iddianamede ayrıca hastaneler ve bunların bağlı olduğu şirketler hakkında ise “dolandırıcılık” suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiği iddia ediliyor. Bu doğrultuda, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastaneler ve şirketlerin kapatılması, ayrıca mal varlıklarına el konulmasını da içeren talepler dile getirilmektedir.
Soruşturma süreci, İstanbul’daki 9 hastane ve Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde yer alan bir hastanenin ruhsatlarının iptaliyle genişletildi. Bu gelişmeler, sağlık sisteminde yaşanan ciddi ihlallerin ortaya çıkmasına ve ilgili mercilerin daha dikkatli bir denetleme mekanizması oluşturmasına zemin hazırlıyor. İlgili bakanlıkların, konuyla ilgili sert önlemler alarak, yaşanan maddi ve manevi zararın telafi edilmesine yönelik atılımlarını sürdürmesi beklenmektedir.
