Çin devlet televizyonu CCTV’nin haberine göre, kuzeydoğudaki Heilongjiang eyaletinin Heyhi şehrinden başlayarak, doğu kıyısındaki ülkenin en büyük şehri olan Şanghay’a uzanan yeni bir boru hattı üzerinden doğal gaz akışı başlamıştır. Bu gelişme, Çin’in enerji tedarikinde önemli bir adım olarak değerlendirilmektedir.
YILDA 38 MİLYAR METREKÜP
“Doğu Rotası” adı verilen bu boru hattı 5 bin 111 kilometre uzunluğundadır. Eyalet düzeyindeki 9 farklı bölgeye hizmet verecek olan bu boru hattı, yaklaşık 450 milyon kişinin yaşadığı bölgelere yılda toplam 38 milyar metreküp doğal gaz sağlamayı hedeflemektedir. Bu kapasite, bölgedeki enerji ihtiyaçlarını karşılamak adına büyük bir katkı sunacak.
Boru hattının Ciangsu eyaleti ile Şanghay şehri arasındaki güney bölümünün inşaatı ise geçtiğimiz ay tamamlanmış olup, bu durum projenin ilerlemesi açısından önemli bir aşamayı temsil etmektedir. Gelişen yapısal altyapı sayesinde, enerji tedarikinin sürekli hale gelmesi beklenmektedir.
Öte yandan, Rusya’nın “Power of Siberia” adı verilen boru hattı projesine ek olarak, yeni boru hattının inşası için 4 Şubat 2022 tarihinde 30 yıllık bir gaz tedarik anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma, enerji ticaretinin genişlemesi adına önemli bir adım olarak kaydedilmektedir ve iki ülke arasındaki stratejik işbirliğinin derinleşmesine katkı sağlayacaktır.
RUS EKONOMİSİNE BÜYÜK FAYDA SAĞLAYACAK
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın patlak vermesiyle birlikte, ABD ve Avrupa’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar sebebiyle, Rusya’nın enerji naklinin yeni yollar aramak zorunda kaldığı görülmektedir. Bu bağlamda, Avrupa-Rusya arasındaki doğal gaz akışının sekteye uğraması, Rusya’nın Çin’e yönelmesini zorunlu hale getirmiştir. Çin, büyük nüfusu ve gelişmiş sanayisiyle enerji ihtiyacı yüksek bir ülke olup, bu durum Rus doğal gazının satışında alternatif bir pazar oluşturması açısından kritik bir rol oynamaktadır.
Sonuç olarak, Doğu Rotası boru hattının faaliyete geçmesi, hem Çin’in enerji arzını artırma çabasına hem de Rusya’nın ekonomik istikrarını sağlama hedeflerine büyük katkı sağlayacak. Bu durum, iki ülke arasındaki stratejik ilişkilerin güçlenmesine ve karşılıklı bağımlılığın artmasına da zemin hazırlayacaktır. Bu gelişmeler, uluslararası enerji pazarını ve dünya genelindeki enerji dinamiklerini önemli ölçüde etkileyecek gibi görünmektedir.
