Organ bağışındaki yetersizlik ve uygun karaciğer donörü bulmanın zorluğuna dikkat çeken Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Kocaman, bu durumun karaciğer nakli bekleyen hastalar için büyük bir engel oluşturduğunu vurguladı. Prof. Dr. Kocaman, “Karaciğer nakli, günümüzde tıp dünyasında insan hayatını kurtaran en önemli operasyonlardan biri olarak öne çıkıyor. Kronik karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri gibi hastalıkların tedavisinde hayati bir rol oynayan bu işlem, her yıl binlerce insanın sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlıyor” şeklinde konuştu.
Organ bağışı ve nakil süreçlerinin hızla gelişen bir alan olduğunu belirten Prof. Dr. Kocaman, Sağlık Bakanlığı ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının organ bağışı farkındalığını artırmak için çalışmalara hız vermesinin umut verici olduğunu ifade etti. Türkiye Organ ve Doku Nakli Kuruluşları Koordinasyon Derneği’ne göre, karaciğer nakli bekleyen hasta sayısının her geçen yıl artmakta olduğunu anımsatan Prof. Dr. Kocaman, organ nakli bekleyen hasta sayısının dünya genelinde 1 milyonu aştığını aktardı. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı’nın Kasım 2023 verilerine göre, karaciğer nakli bekleyen hasta sayısının 2,600, 2022 yılında ise bu sayının 1,167 olarak kaydedildiğini söyleyen Prof. Dr. Kocaman, “Bu verilere göre, son üç yıl içinde karaciğer nakli bekleyen hasta sayısında belirgin bir artış gözlemleniyor. Donör sayısındaki yetersizlik hastaların yaşamlarını riske atıyor. Nakil süreci yoğun bir hazırlık aşaması gerektiriyor ve bu süreçte uzman ekiplerin yanı sıra hastanın hem fiziksel hem de psikolojik olarak nakle hazırlanması büyük önem taşıyor” diye ekledi.
Prof. Dr. Kocaman, karaciğer yetmezliğinin vücudun kendi kendini zehirlemesine yol açabilecek ciddi bir durum olduğunu hatırlatarak, karaciğerin kanın temizlenmesi, toksinlerin atılması ve enerji depolama gibi hayati işlevlere sahip olduğunu söyledi. Karaciğerin düzgün ve yeterli çalışmadığı durumlarda hastaların sık sık yorgunluk, sarılık ve diğer organlarla ilgili ciddi sorunlar yaşadığını belirten Kocaman, “Nakil bekleyen hastaların, uygun donör bulununcaya kadar tıbbi ve psikolojik açıdan iyi bir şekilde takip edilmesi gerekiyor. Ayrıca, ülkemizde beyin ölümü gerçekleşen hastalardan organ bağışının yetersiz olması bu süreci daha da uzatıyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de karaciğer nakli ihtiyacını karşılayabilmek için organ bağışının teşvik edilmesi gerektiğine değinen Prof. Dr. Kocaman, “Beyin ölümü gerçekleşen bireylerin organlarının bağışlanması, karaciğer nakil ihtiyacının giderilmesinde önemli bir kaynak olabilir. Toplumda organ bağışına dair çeşitli önyargılar ve yanlış bilgilendirmeler, organ bağış oranlarını olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle bilinçlendirme kampanyaları ve eğitimler büyük önem taşıyor. Organ bağışının dini ve kültürel açıdan kabul edilebilir olduğuna dair bilincin artırılması, toplumun bu konuda daha duyarlı hale gelmesini sağlayabilir” dedi.
Teknolojik ilerlemeler ve tıbbi araştırmalar sayesinde karaciğer nakli sürecinin her geçen yıl daha güvenli ve etkili hale geldiğini belirten Prof. Dr. Kocaman, “Yeni tekniklerin geliştirilmesi ve operasyon süreçlerinin iyileştirilmesiyle birlikte nakil operasyonlarının başarı oranı artıyor. Yapay organlar üzerine yapılan araştırmalar da umut verici. Tıbbi teknolojideki gelişmelerin ve organ bağışına yönelik farkındalığın artması, karaciğer nakli konusundaki sorunların büyük ölçüde aşılmasına katkı sağlıyor” şeklinde konuştu.
Karaciğer nakli sürecinin en önemli aşamasının uygun donör bulmak olduğunu ifade eden Prof. Dr. Kocaman, “Donörün sağlık durumu, karaciğerin kalitesi