Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 16 Ağustos 2024 tarihinde Dicle Üniversitesi Rektörlüğü’ne atanan AKP eski Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat’ın kardeşi Prof. Dr. Kamuran Eronat, baldızı Gelavuj Akkoç’u Yapı İşleri Daire Başkanlığına atayarak gündeme geldi. Oya Eronat, tıp doktoru olmadığı halde rektörlük görevine getirilmesi ile zaten eleştirilerin hedefi haline gelmişti. Bu yeni atama ile birlikte, liyakat konusundaki tartışmalar bir kere daha alevlendi.
Gelavuj Akkoç’un, Dicle Üniversitesi’ndeki Yapı Dairesi Başkanlığına atanması, kentte büyük bir tepkiyle karşılandı. Dicle Üniversitesi topluluğu başta olmak üzere, birçok kişi bu durumu eleştirdi. Söz konusu atama, liyakat arayışının sorgulanmasına neden oldu. Akkoç’un Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünde mimar olarak görev yaptığı da göz önünde bulundurulduğunda, bu atama, Üniversite bünyesinde yeni bir tartışma başlattı.
Prof. Dr. Kamuran Eronat, baldızının atanmasıyla ilgili yaptığı açıklamada, Gelavuj Akkoç’un uzun yıllar mimar olarak görev yaptığını, ancak üniversitedeki işlerin oldukça yavaş ilerlediğini savundu. Dolayısıyla, bu atamanın gerekliliği üzerinde durarak, bu adımın işlerin hızlanması adına hazırladığı bir çözüm önerisi olduğunu iddia etti.
Ayrıca, baldızına ayrıcalık tanımadığını ve maaşında bir değişiklik olmadığını belirten Eronat, üniversitedeki işlerin aksaması nedeniyle bu kararın alındığını ifade etti. “Maalesef üniversitedeki işler çok aksıyordu. Buradaki işlerin hızlı çözümü için böyle bir atama yaptık” şeklindeki açıklaması ile atamanın ardındaki gerekçeleri vurguladı. Kamuran Eronat, aldıkları kararın bir tür kurumlar arası geçiş olduğunu, güvendiği birine bu görevi verdiğini de sözlerine ekledi.
Eronat, bu atamanın sadece ilişkilerle değil, aynı zamanda baldızının “ehliyet ve liyakat sahibi” olduğunu vurgulayarak, sahaya inerek çalıştığını söyledi. Dicle Üniversitesi’nde yaşanan sorunlardan bahseden Eronat, “Yapı Dairesinden ben hocalık yaparken de şikâyetçiydim. Çünkü tuvalet bozulduğunda uzun süre yapmazdılar. Yani hizmet yoktu. İşlerin ağır aksak ilerlediği düşüncesiyle bu atamayı yaptık” dedi.
Sonuç olarak, bu tür atamaların siyasi gündemde yarattığı etkiler ve toplumsal tepkiler göz önünde bulundurulduğunda, Dicle Üniversitesi’nin yönetim yapısının sorgulanabilir hale geldiği söylenebilir. Liyakat ve adalet konularında kamuoyunda beliren bu rahatsızlıklar, üniversitenin işleyişinin sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi adına önemli bir sorun alanı oluşturuyor.
Özgür CEBE
